İnsanların birbirine karşı olan tahammüllerinin her geçen gün azaldığı çağdayız. Eskiden de böyle miydi bilmiyorum. 500 yıl önce de insanlar bu kadar sabırsız, birbirlerinin çeşitli konularındaki haklarına bu kadar kolay müdahale ediyorlar mıydı acaba? Hani bilgi çağındayız ya, insan ırkının en ileri boyutu olduğumuzu iddia ediyoruz ya! Aklımda deli sorular!

Demokrasi kelime anlamı olarak çok şey ifade etse de, Türkçe ’si herkesin fikrini istediği zamanda istediği yerde kimseden çekinmeden söyleyebilmesi, özgürce hareket etmesi, devletin de söylenen sözlere, yapılan hareketlere eşit yaklaşması diyebiliriz. Bir şey söylediği zaman işten çıkarılma korkusu yaşamaması, hapse atılmaması, toplum tarafından linç edilmemesi demokrasinin oturduğu yerlerde olacak olan şeyler. Bize uzak yani!

Halbuki ortalama 60-70 yıl yaşayan insanlarız. Fani dünyada hepimiz eşit olarak yaratıldık ve hepimize akıl verildi. Aklın verilme sebebi, kendimize ait düşüncemizin olması, kendi kararlarımızı alırken düşünmemiz içindi. Buradaki kritik soru şu: Peki biz bu aklı ne yaptık ve nasıl kullandık?

Başkasının sözlerine ne kadar tahammül ediyoruz bir bakın Allah aşkına! Hangi siyasetçi konuşsa diğer taraf onu hain, terörist, darbeci bilmem ne diye suçlamakta 1 saniye gecikmiyor. Hangi vatandaş bir şey yazsa sosyal medya hesabına işten atılmakla, iş verilmemekle tehdit ediliyor. Dinlemiyoruz, anlamıyoruz, konuşamıyoruz artık!

Gençler artık yeni bir dünyada yaşıyor. Kapalı olan toplumlar bile internet sayesinde yeni dünyanın kapılarını açıyor. Amerika’da bir genç nasıl giyiniyor, İspanya’da bir genç ne yer ne içer, herkes her şeyi biliyor ve görüyor. Kapalı toplumlarda olan o özgürlük kısıtlamalarının günümüz dünyasında yeri yok. Gençlerin ‘Ben özgür olmak istiyorum, özgürce düşünmek, özgürce konuşmak istiyorum’ çıkışına ‘Bu gençler de çok şey istiyor. Eskiden bu ülkede tüp kuyruğu vardı, elektrik yoktu. Biraz kanaatkâr olun’ demenin hiçbir mantıki temeli yok. Eğer o mantıkla gidersek daha önceleri yaşayanlar da ‘Bizim zamanımızda savaş vardı, ev yoktu, yol yoktu, çeşmelerden su akmıyordu’ der ve evinden gece gündüz su akan adamı fazla özgürlük istemekle suçlayabilir. Her dönemim kendi şartları ve sonuçlar var.

Gençleri anlamak zorundayız. Onların özgürce konuşma, düşünme, kendilerini ifade etme konusundaki isteklerini göz ardı edemeyiz. Bizim onlara vereceğimiz şey, ahlaklı ve vicdanlı olmalarını sağlamak. Onlar özgürlüğün nerede başlayıp nerede biteceğini bizim onlara vereceğimiz ahlak ve vicdanla tartıp yollarına devam edeceklerdir.