Evet, ben Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu lideri Mustafa Kemal Atatürk’e kızıyorum!
Çok erken başladı bu milli mücadeleye. Beklemeliydi az daha!
Türk milleti az daha çile çekmeliydi, az daha sokaklarda, caddelerde, camilerde, çöllerde, dağlarda öldürülmeliydi!
1912 yılında henüz bizim topraklarımız olan Selanik’e yakın bir şehirde camide öldürülen 100 Türk’ün acısını kalbine gömenler de katledilmeliydi!
İzmir’e Yunan çıkarma yaptığında namusunu korumak için eviyle birlikte kendisini ateşe veren genç kızların sayısı binleri aşmalıydı!
Okullarda ‘Türk’ aşağılanmalıydı her derste. Türküm diyenin tez kellesi vurulmalıydı!
Camide hocalar ezanı okudukça kırbaçlanmalıydı. Namaza giden hacı amcalar hakarete uğramalıydı!
Yunan, İngiliz Beyoğlu Meydanı’nda Türk olduğu için sallandırmalıydı öğretmeni, imamı, esnafı…
Ekmek kuyruğuna girdiğinde vatandaşlar ‘Türkler’ her zaman en arkada kalmalıydı. İsteyen Ermeni, Yunan önüne geçmeli, hakkını yemeli ama Türk’ün sesi çıkmamalıydı!
Mustafa Sabriler İngiliz uçaklarıyla daha fazla ihanet bildirisi atmalıydı. ‘Tövbe Ya Rabbi Türklüğüme. Beni Türk milletinden addetme ’ diyen Mustafa Sabriler daha büyük makamlara gelmeliydi!
Sen ne yaptın Paşam! Elde 2 tüfek, sırtında sökük bir ceket, ayağında yırtık bir ayakkabı, sıcak-soğuk demeden Anadolu’nun bozkırına bıraktın kendini. İçecek kahve, yiyecek yemek bulamadın bazen. Gidip Osmanlı Sarayı’na damat olmak, gününü gün etmek varken, Kurtuluş Savaşı’nın verildiği günlerde 5. eşini alan Vahdettin gibi yapmak varken kendini milletine adadın!
Yanlış yaptınız be Paşam! Biraz daha eziyet çekmeli, biraz daha tecavüze uğramalı, öldürülmeliydik. Sana laf söylemek, seni yok saymak için çalışanlar belki o zaman akıllanırlardı! Bu kadar çileyi çektin diye tüm bu hakaret, küfürler, yok saymalar…
Ama şunu bil Paşam. Seni yürekten seven, senin bu milleti nasıl bir uçurumdan kurtardığını bilen milyonlar senin için ayaktaydı arkadaşlarınla kurduğun Cumhuriyetin 100.yılında. Seni andılar, sana dualar ettiler.
Ruhunuz şad, mekanınız cennet olsun…