Yunus Emre bu toprakların en büyük değerlerinden bir tanesi. Onun şiirleriyle, onun güzel sözleriyle büyüdük hepimiz. Okullarda, sokakta her yerde ondan bir parçayı hissetmişizdir.

Sokak isimlerinden, dükkanlarımıza kadar birçok alanda Türkçe’nin daha fazla hissettirilmesi, daha fazla gündem olması çok önemli.

Yunus Emre deyince hepimizin aklına onun naiflik, dürüstlük, birlik, beraberlik kavramları geliyor. Yüzlerce yıl öncesinden seslenen Yunus Emre’nin dilinin başta siyaset olmak üzere televizyondaki tartışma programlarına, sokaklara her yere yayılması en büyük kazancımız olur diye düşünüyorum.

Onun dili her zaman güzellikten, her zaman bütünleşmekten yanaydı çünkü. Gönül kırmaktan uzak, gönül kazanmanın derdindeydi:

‘’Bir kez gönül yıktın ise

Bu kıldığın namaz değil

Yetmiş iki millet dahi

Elin yüzün yumaz değil.’’

Sürekli kavga eden, kavgadan beslenen, bununla kendi yanındakileri bir arada tutan ancak insanların arasını bozmaktan zerre tereddüt etmeyenlere yüzlerce yıl öncesinden bakın ne söylüyordu Yunus Emre:

“Ben gelmedim kavga için

Benim işim sevgi için

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim.”

Yunus Emre’yi iyi anlamalıyız dostlar. Onun öğretilerinden uzaklaştığımız için bu haldeyiz biraz da. Maneviyattan uzaklaştıkça maddeye taptıkça hem kendi dünyamızda hem de ülkemizde sıkıntılar yaşıyoruz. Onun güzel sözlerini, onun hepimizin hayatına dokunan sözlerini kendimize rehber edinmek inanın çok zor değil. Yeter ki Yunus Emre gibi gönül kazanmanın derdinde olalım.

En çok da siyaset kendisine çeki düzen vermeli belki de. Söyledikleri sözün nereye gittiğini, kahvedeki, sokaktaki yansımasını iyi anlamalılar. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ve beraber olması tüm siyasi partilerden daha değerlidir. Bunun bilincinden olmak gerek.

“Gelin tanış olalım

İşi kolay kılalım

Sevelim sevilelim

Dünya kimseye kalmaz.”

(13.3.2023)