Malatya’yı, Hatay’ı, Maraş’ı, Adıyaman ve bölgeyi derinden sarsan depremle uyandık bir sabah. O günden bu yana hiçbir şey eskisi gibi değil hayatımızda. Hepimiz ne yapacağımızı bilemez haldeyiz. Gülsek zorumuza gidiyor. Yesek, içsek boğazımızda kalıyor sanki. İçimin giderek daraldığını hissederek yola çıkmaya karar verdim. Ancak kendi aracımla gittiğim taktirde bölgedeki trafiği daha fazla zora sokacağımı düşünerek Honaz halkının yardımları ile toplanan Honaz Belediyesi tarafından yola çıkarılan yardım tırına attım kendimi.

Uzun bir yolculuk olacağını biliyordum. Yolların kalabalık olması da beklenen bir durumdu belki. Ancak yolda gördüklerimle ağlayacağımı çok da düşünmemiştim açıkçası. Yolda mola verdiğimiz bir dinlenme istasyonunda onlarca tır olduğuna şahit oldum. Hepsinin önünde yazılar: ‘Denizli Sanayi Odası, Memleket Partisi Edremit İlçe Başkanlığı, İzmir Emniyet Müdürlüğü, Denizli İhracatçılar Birliği, Honaz Belediyesi.’ Yola devam ederken yenileri ekleniyordu bu konvoya: ‘Pamukkale Belediyesi, Kastamonu Orman Müdürlüğü, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Ankara Mobil Ekmek Fırını ve daha yüzlercesi.’ Bir millet, adının hakkını vermeye gidiyordu…

Yola devam ettik. Yol kar yağışına rağmen bizi engellemiyordu pek. Ta ki Gaziantep Nurdağı’na kadar. Bu bölgeye geldiğimiz yüzlerce tırın aynı bölgeye akın etmesi ve yolda meydana gelen deprem etkili çökmelerden dolayı gidiş pek de kolay olmadı. 20 dakikalık yolu 2 buçuk saatte çıkabildik o cendereden. Gözlem yapma şansım da arttı o dakikalarda. Tırdan inerek araçların uzunluğuna baktım. Büyük bir konvoy vardı. Akın akın insanlar bölgedeki şehirlere yardıma geliyordu. Ancak bilhassa özel araçlar sıkıntı yaratıyordu.

Deprem alanına girdiğimiz ilk anından itibaren yıkılan yerler görmeye başladık. Özellikle cami minareleri ya yarısı yıkılmıştı ya da caminin tamamı. Evler yan yatmıştı bazı yerlerde. Nurdağı bölgesinde bazı binaların yerle bir olduğunu gördüğümüzde işin ciddiyetini daha iyi anlar haldeydik. Trafik sıkışıklığı her alanda devam eder haldeydi. Besni ilçesinden geçerken telefonların çekmediğini gördük. Bir de onlarca yıkılan bina ve başlarında bekleyen çaresiz insanlar. Ekipler yetişmeye çalışıyordu enkazlardan gelecek bir sese, bir soluğa…

(14.02.2023)