Son günlerde nakde erişim herkes için zorlaştı. Bunun seçimler sonrasında düzeleceğine olan ümit hem iktidara yakın çevrelerde hem de muhalefet cephesinde cılız bir şekilde ifade ediliyor.

Bunun temel nedenleri arasında Türkiye ekonomisinin son yıllarda gösterdiği kötü performansı saymazsak, çözümleri konuşurken eksik değerlendirme yapmış oluruz.

Ekonomi performansına, doğrudan ekonomi yönetiminden sorumlu kişilerin savunduğu veriler üzerinden bakalım.

  1. Türkiye’nin gayri safi yurt içi hasılası (GSYİH) 2017'de %7,5 artmıştı. Bu oranın, pandeminin etkilerinin geçmeye başladığı 2022 yılında %5,6'ya gerilediğini görüyoruz.
  2. Öte yandan, ekonomiyi yöneten kurumların metinlerinde sürekli ifade edilen enflasyonla mücadele konusunda da bir ilerleme kaydettiğimiz söylenemez. Baz etkisine rağmen, TÜİK tarafından açıklanan Nisan ayı tüketici enflasyon oranı hala %44 seviyesinde. Ekonomistler tarafından yapılan farklı modellemelerin neredeyse tamamında, çift haneli enflasyondan 2025’ten önce kurtulamayacağımız öngörülüyor.
  3. Ana hedef olan faizin düşürülmesi konusunda da mevcut ekonomi yönetiminin karnesi maalesef geçer not alamıyor. Politika faizinin tek haneye indirilmesine karşın halkı ve yatırımcıyı ilgilendiren güncel mevduat faizleri %30’un üzerine çıktı.

Tüm bunlara, Mısır’da yaşanan kur krizine benzeyen dövize erişim sorununu da eklediğinizde, iş ve yatırım dünyası için oldukça zorlu bir dönem olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Peki, seçimlerden hemen sonraki süreçte iş hayatını hangi olasılıklar bekliyor?

  • Seçilen kişiden bağımsız olarak, yeni gelecek cumhurbaşkanının iş hayatına yönelik ilk talimatının turizme yönelik olması kuvvetle muhtemeldir. Pandemiden bu yana olumsuz etkilenen turizme yönelik olarak teşviklerin artması ve döviz gelirlerini artırmaya yönelik politikaların kısa sürede devreye alınması bekleniyor.
  • Ukrayna’daki savaştan dolayı artan enerji maliyetleri ve birçok sektörde bozulan tedarik zincirine yönelik önlemlerin alınması bir başka gündem olacaktır. Açıkçası seçilen kişi kim olursa olsun Rusya’yla olan ticari ilişkilerin bozulması, Ukrayna-Rusya Savaşı devam ettiği sürece çok olası gözükmüyor. Avrupa ile ilişkileri bozulan Rusya’nın ticari açıdan Türkiye’ye ihtiyacı devam ediyor. Benzer şekilde, Türkiye enerji konusunda henüz tam anlamıyla Rusya’nın alternatifini yaratabilmiş değil.
  • İşletmelerin mal ve hizmet ithal etmesini daha pahalı hale getiren enflasyondan dolayı Türk Lirası’nın devalüasyonu kaçınılmaz. Aksi takdirde, başta ihracatçı firmalar olmak üzere birçok işletmede istihdamın azaltılması gündeme gelebilir.
  • Mevcut ekonomi yönetiminin piyasaya aşırı müdahaleci politikaları ve tavrı, yabancı yatırımcılarda büyük bir endişeye mahal veriyor. Muhalefetin Cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanması halinde, ülkenin ekonomik imajını düzeltmeye yönelik, daha piyasa dostu politikalar uygulaması bekleniyor. Bu sayede, ülkeye gelen doğrudan yabancı yatırım miktarı önemli ölçüde artabilir.
  • Mevcut ekonomi yönetiminin uygulamalarını devam ettirmesi durumunda, işletmeler daha yüksek vergiler ve her geçen gün daha fazla düzenleme ile karşı karşıya kalabilir. Bu durum işletmelerin faaliyetlerini yürütmesini zorlaştırabilir ve iş kayıplarına yol açabilir.

Özetle, seçim sonuçlarının belirsizliğinden daha büyük belirsizlikler önümüzdeki dönemde iş dünyasını bekliyor. Bu durum, işletmelerin 2023 yılı içerisinde sağlıklı iş planları yapma ihtimalini oldukça zayıflatıyor.