İş hayatı uzun bir süredir yeni jeneraysonun daha sık iş değiştireceğiyle ilgili konuşuyor. Bu nedenle, yüksek personel değişim oranlarının yaratacağı düşük performans ve bağlılık gibi sorunların çözümüne yönelik çalışmalar bir süredir yürütülüyor. Ancak, pandeminin etkisiyle birlikte iş gücü yapılanmasındaki değişimin hızının da arttığını görüyoruz. En önemli değişiklik ise çalışanların işverenden beklentilerinde oldu. İnsanların pandemiyle birlikte seçeneklerinin artması ve hayat ile ilgili beklentilerinin değişmesinin doğal bir sonucu olarak aslında bu durumu yorumlayabiliriz. Kısacası, kağıt üstünde yapılan araştırmaların ve çalışmaların gerçek hayattaki karşılıklarını ve sonuçlarını son dönemde görmeye başladık.

İş gücü dinamiklerinde yaşanan değişimlere işverenlerin veya onların temsilcileri olan tepe yöneticilerin yeterince ayak uydurduğu söylenemez. Açıkçası bu durum sadece Denizli veya Türkiye için değil, tüm dünya için benzerlik gösteriyor. Hatta, Amerika’da yöneticiler pandemiyle birlikte başlayan ve ivmesi sürekli artan bu değişim dönemini, 1929 yılında ekonomide yaşanan Büyük Buhran’a benzeterek Büyük İstifa (the Great Resignation) olarak adlandırıyorlar. Türkiye gibi yüksek işsizlik oranına sahip olan bir ülke için konunun abartıldığını düşünebilirsiniz fakat yapılan pek çok araştırma, özel sektörde çalışanların yarısından fazlasının önümüzdeki 6 ay içerisinde istifa etmeyi düşündüğünü gösteriyor. Dünya genelinde ise bu oran Microsoft tarafından yakın zamanda yapılan bir çalışmaya göre %41 seviyesinde.

Küresel ölçekte artan iş fırsatları, uzaktan çalışmanın yaygınlaşması, insanların kazan-kazan ilişkisine artık daha kısa vadeli bakması gibi birçok etken şirketlerin çalışanlarını kaybetmesine neden oluyor. Tüm bunlara ek olarak iklim krizi, pandemi gibi artan küresel kaygılar, özellikle yeni nesil çalışanlar tarafından şirket değerlerinin sorgulanmasına ve işveren tercihinde dünyaya, topluma kattığı değere göre hareket etmesine sebep oluyor.

Ücret ve insan kaynakları alanında danışmanlık veren Mercer, Korn Ferry ve Willis Towers Watson firmalarının raporlarına göre, Türkiye’de 2014 yılında %5 olan istifa ederek işten ayrılan çalışanların oranı 2020 yılında %7 seviyesine çıktı. 2021 yılı içinse beklentiler, ekonomik krize rağmen personel değişim oranının artma eğilimini sürdüreceği yönünde. Georgetown Üniversitesi’nden Brooks Holtom’un öncülüğünde 2005 yılında yürütülen araştırmaya göre pandemi, ekonomik kriz, çatışma gibi şok etkisi yaratan dönemlerde personel değişim oranı (turnover) dramatik şekilde yükselmesi beklenir. Öte yandan, dünyanın her geçen gün daha fazla küresel veya bölgesel krizlerle uğraşacağını söyleyen yüzlerce araştırma, veri modellemesi ve rapor var.

Bu sebeple, Türkiye’deki firmaların, ölçekleri ve sektörleri ne olursa olsun, kendilerini dünyada yaşanan değişimlerden bağımsız düşünmeleri doğru olmayacaktır. Yaşadıklarımız ve bilim bize gösteriyor ki, şirketlerin yönetim zihniyetinin değişim hızı artacak ya da bu değişime ayak uyduramayanlar eskisine göre çok daha hızlı yok olacak. Çünkü istifa eden yetenekli bir çalışan sadece kendisini değil, pek çok şeyi de beraberinde götürür.