Süller, Müftü Ahmet İzzet Çalgüner Evi, görülmeye değer bir yapı, ancak zaman bu konutu eritiyor. Öyle ki misafirleri buraya götürmekten ar ettiğimizden hem teşkilatçı hem de cephe savaşçısı olmak bakımından iki madalyalı tek istiklal gazisi Çalgüner hocanın kabrini ziyaret edip fatiha okumakla yetindik.

Bekilli Kaya Resimleri tahrip edilmeye başlanmış. Halbuki bu resimler yörede göçer Yörük-Türkmen varlığının en büyük delili. Kaya resimlerinin bulunduğu alanda, bir tanıtım levhası ve kaya resimlerini işaret eden yönlendirmeler olmadığı için kısa sürede görebildiğimiz birkaç numune ile yetindik. Çok istediğim halde iki sürahi ve tanımlanması gereken ilginç bir figürden oluşan kaya resmini gruba gösteremedim. Bekilli belediye başkanımız Mustafa Çoban, sağ olsun bize refakat ettiler. Buradan da bir kere daha söyleyim ki, burası gezilip görülecek bir şekilde ele alınmalı. Bu sözüm ve isteğim aynı zamanda Bekilliler Derneği’ne. Biz sanat tarihçisi Mustafa Beyazıt hocam ile gerekli bilgileri veririz.

Çal Çakırlar taş evleri ve Cem Evi, misafirlerinizin en çok ilgilendikleri alanlardan biri oldu. Buradaki ve hemen yanı başındaki Bahadınlar köyündeki taş evlerin restorasyonu gerekir. Bu görev Sanırım Çal Bağ Yolu birliğine düşer. Buzbağı, Küp, Lermonez ve Erdel şarapçılıktan oluşan dört firma birer ev satın alıp birini müze, birini pansiyon, birini şarap tadım yeri olarak restore etseler, talep oldukça köylü kendi evlerine sahip çıkıp buraları pansiyon olarak değerlendirmeye başlayacaktır.

Ortaköy’de biri 800, diğeri 1000 yaşında iki çınar ağacının gölgesinde Çal’ın meşhur köftecisi Atçalı köfte tarafından ekmek arası hazırlanan köfteleri afiyetle yedik. Hemen meydanda, adeta Çınarlar altında, şahsi gayretler ile hayata geçirilen kütüphaneyi de ziyaret ettik.

Apollon Lairbenoz tapınağına traktörlerin römorklarında yaptığımız yolculuk bizim için safari tadında macera, bu ilin yöneticileri için ayıplanacak bir durumdur. Bu tapınak Hierapolis’ten, Motello’ya, irili ufaklı pek çok antik kent sakinlerinin tapınım ve adeta yörenin yönetim merkezi olmuştur. MÖ 200 ile MS 200 arasında 400 yıl boyunca insanların günahlarına kefaret olsun diye mal, mülk ve insan adadıkları, ilginç bir tapınım alanıdır. Hemen altındaki Adıgüzeller barajı ile tamamlanan manzarası fotoğraf çektirmek için çok güzel kareler sunmaktadır. Bu tapınım alanının yakınlarında bir yerde olması gereken Dionisopolis kenti, antik kaynaklara göre, şarap tanrısı Dionisos adına kurulan tek antik kenttir. Demem o ki, bu toprakların bağcılık ve şarapçılık geleneği binlerce yıl geriye gitmektedir. Jeopark Çalışma Grubu olarak, Denizli Traverten Jeoparkı adıyla UNESCO Jeolojik Miras listesine dahil ettirmeye çalıştığımız bu coğrafyayı, bir ay kadar önce UNESCO temsilcisine gezdirdiğimizde, iki şeye bayılmıştı. Biri Apollon Lairbenoz Tapınağı, ikincisi Küp şarapçılığın şarapçılık üzerine yapmaya çalıştığı müze.

Son durağımız Hançalar Roma Köprüsü oldu. Bulanık akan Büyük Menderes’e rağmen öyle güzel kareler vardı ki, çekmelere doyamadık. Bu köprü Akdeniz’den İstanbul’a deve kervanlarının yolu üzerinde, Kayı Pazarı ile birlikte bir kompleks. Bu köprünün benzerleri Dayılar’da ve Çıtak’da mevcut ama ayakta kalan sadece bu köprü. Hemen yanı başındaki mesirelik alan Çal Belediye Başkanımız Fethi Akçan tarafından yeniden ele alınmış, temiz ve düzenli bir mekan olarak çok cezbedici diyeyim ben size. Burada başkanımın ikramı olan yemeğimizi yedik ve biraz dinlenir gibi olduktan sonra Denizli’ye doğru yola çıktık.

Bu gezimizin fikir babası Çalsiad Başkanı Süleyman Akçin’e ve organizasyonda büyük emeği olan Çal Yöresi Derneği Genel Sekreteri Hüdaverdi Akbeyik’e teşekkürler. İki araç halinde yaptığımız gezinin rehberliğini de İbrahim Balık hocam ile ben yaptık. Belediye başkanlarımızın katkıları neticesi elimizde kalan bir miktar parayı, yöremizin öğrencilerine burs olarak ayırdık.

Sıcağın altında oldukça yorucu, kültürel anlamda oldukça doyurucu, tadı damağımızda kalan, olsa bi daha katılacağımız bir geziyi mutlu bir şekilde bitirdik. 2024 Ekim ayında Çal Yöresinde Tarih Kültür Turizm başlıklı bir sempozyum ile bu anlatmaya çalıştığım değerleri ayrıntılı bir şekilde ele alacağız. Doç Dr İbrahim Balık hocam ile iskeletini kurmaya başladık. PAÜ rektörümüz Çal Selcen’den Prof Ahmet Kutluhan bu çabaya tam destek. İnşallah o güne kadar daha birkaç gezimiz olur. Gezilerde buluşmak üzere hoşça kalın…