Çeşitli vesileler ile Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile istişare halinde oluyoruz. Bunlardan birinde konunun bir uzmanı yıkılan Ulucami'nin yeniden yapılmasını gündeme getirdi. Bu düşünce bendeki düşünce ile birebir örtüşünce, bu ve diğer yıkılanlar ile ilgili düşüncelerimi paylaşayım dedim.

Bir şehirde belediye yönetimi değişince buna dayalı olarak nelerin değişebileceği üzerine insanlar düşünür. Bazı tartışmalı konular rafa kaldırılır, mesela Gökpınar Göleti kıyısı imar uygulaması gibi. Vatandaşlar kafalardaki fikir ve projeleri ilgili yöneticilere ulaştırmaya çalışırlar, mesela Cumhuriyet’in 100. Yılına yaraşır temalı bir meydan yapılması gibi. Bunların bazıları hemen uygulama imkanı bulur mesela demokrasi meydanındaki çiçeklerin kaldırılıp, yerine “Renkli Horoz Heykeli” konulması gibi. Ben de bu şehir için düşünen ve yazan biriyim. Benim de kendime göre fikirlerim ve önerilerim var. Mesela;

Denizli lisesinin, sanat okulu taş binalarının yıkılmasına karşı çıkmak ve başarılı olmak gibi bir durumu yeterli bulamıyorum. Korumacı anlayışın daha radikal bir duruşu ve eylemi olmalı diye düşünüyorum. Bence Ulucami ve Kız Sanat Okulu yeniden yapılabilir ve hatta yapılmalıdır.

Şimdi burada yıkılma kararı vardı; mimari değerleri vardı, yoktu; yeni yapılanların hiç olmayacak gibi tartışmalara girmenin anlamsız olduğunu ifade edeyim. Tarihi yapılar ile ilgili Venedik konvansiyonuna göre; tarihi yapıların mimari değeri olması gerekmiyor. Eğer o yapılar toplumsal yaşantıda ve insanların öz geçmişlerinde bir yer tutuyorlarsa, o zaman da korunmaları gerekir. Kız sanat okulu mezunları hala aramızda dolaşırken onların özgeçmişlerini onlara iade eden bir girişim korumaya dair bir anlayışımız olduğunu net bir şekilde ortaya koyar. Bu binanın tekstil müzesi olarak ihya edilmesi Denizli’nin geçmişten günümüze tarihini de işin içine katar.

Ulucami’nin ise bende özel bir yeri vardır. Denizli’ye ilk taşındığımız ve bi altı yıl kadar ikamet ettiğimiz Uçancıbaşı Mahallesi sakini olarak az Cuma namazına gitmedim. Ama onun asıl önemi ecdadın fethettiği her şehre bir Ulucami inşa etmesi ve şehri bu cami etrafında şekillendirmesinden ileri gelir. Germiyan Hamamı, Kaleiçi, sıra sıra değirmenler hep ihya edilmeyi beklerler. Ulucami’yi ihya etmenin şehre turist getirme hedefini çok aşan bir anlamı vardır. Ulu cami uludur, uluları çağrıştırır, ihya eden ulu bir iş yapmış olur.

Derken Denizli Düşünce Kulübü’ne Ulucami’ye dair Prof Celal Şimşek Hoca’nın çalışması ve bu çalışma üzerinden istenirse birebir yapılabileceği fikri paylaşıldı. Bu paylaşıma yapılan yorumları da hesaba katarsak bu şehir çeşitli kesimleri ile Ulucami konusuna aynı yerden bakıyor. Bu durumda Büyük Şehir Belediyesi’ne büyük bir görev düşüyor. Bir dönem bu cami ile anılır diyeyim ben size…