Belediye başkanı adaylar ile çeşitli platformlarda görüşüyorum. Daha çok onların projelerini dinlemekle birlikte bir faydamız olur düşüncesi ile biz de fikirlerimizi paylaşıyoruz. Bu bazen projelere takdir, bazen yergi, bazen de bakın, şöyle de yapılabilir şeklinde oluyor.
Öncelikle şunu belirtmem gerekir ki, her projenin ayakları yere basan sağlam bir gerekçesi olması gerekir. En temel iki gerekçeyi şöyle sıralayabiliriz. 1. Toplumu geliştirmek ve dönüştürmek adına yepyeni bir proje oluşturmak, mesela Gökpınar göleti kenarına sahil formatında rekreasyon alanı yapmak gibi. 2. Var olan taleplere cevap vermek gibi, mesela;
Talepler toplumun farklı kesimlerinin ihtiyaçlarına göre farklı şekillenecektir. Kimisi ucuz ekmek ve et isteyebilir, kimisi yürüyüş parkuru, kimisi de hobi bahçesi. İhtiyaçlar semt sakinlerinin yaşadıkları, gördükleri, düşündükleri üzerinden şekillenir. Kent meclislerini aktif hale getirerek bu tür teklifleri değerlendiren bir mekanizma kurulacağını söyleyen adayın varlığını da bi not olarak buraya düşelim. Gelelim benim yaşadıklarım üzerinden önerime;
15 yıldır bir spor kulübünün başındayım. Denizli’de en fazla lisanslı sporcusu olan, tüm kategorilerde sahaya takım çıkarabilen, ilimizi bölgesel liglerde temsil etmiş bir kulüp. Tek bir gayemiz var, çocuklarımızı bilgisayarların başından ve sokaklardan alıp spor salonlarına sokmak. Rekabet, paylaşma, yardımlaşma, ekip oluşturma, yenmenin tadı, yenilmenin hazmını yaşatarak çocuklarımızı kendileri, aileleri, akranları ve toplum ile barışık hale getirmek ve tutmak. Spor vasıtası ile enerjilerini ve sıkıntıları atarak saldırganlık, madde bağımlılığı gibi sığınaklara gitmelerini önlemek. Ne kadar başarılı olabildim;
En büyük sorun çocukların spor yapacağı salonların olmayışı. 15 yıldır bu sorunu okul salonlarını kiralayarak halletmeye çalışıyoruz. Her okulun bir salonu olmadığından yeterince kiralanacak salon da yok. Başkan adayları ile paylaştığım çözüm önerim kısaca şöyle;
Kamu özel ayırt etmeden bahçesinde müsaitlik bulunan tüm okullara, varsa belediye arsalarına, yeşil alanların kenarlarına, maliyeti düşük, yapımı hızlı ve pratik çadır salonlar yapıyoruz. Çadır dedi isem branda değil, çelik konstrüksiyon üzerine plastik örtü ile her türlü hava şartlarına dayanıklı, gerekirse ısıtılıp soğutulabilen yapılardan bahsediyorum. Tabanı şap beton üstüne epoksi boya ile hem basket ve voleybol saha formatına çevrilmiş, hem de yumuşatılmış bir zemin.
Bunu belediye başkanı yaptı ya; duvarlardan birine şöyle yazıyor. İl/İlçe belediye başkanı gençlere başarılar diler. Bu çocukların beş yıllık başkanlık süresinin sonunda birer seçmen olacaklarını düşünsenize.
Böylesi bir salon sabahtan akşama boş kalmaz. Ben bu salonların mahallenin orta yaşlıları tarafından voleybol oynamak için bile boş bırakılmayacağına inanıyorum. Bunlardan 30 kadar yapılması o ilçenin ve başkanın hikayesi olur. Görevler gelir geçer, saman alevleri yanar ve söner, geriye adınızla anılan sürdürülebilir projeler kalır. Benden söylemesi…
Dediğim gibi muhatap olduğumuz adaylara anlattık. Kimi büyük bir heyecan ile karşıladı, kimi benim zaten böylesi bir projem var dedi, kimi de arsa vb imkanlar buna elverir mi tereddüdü yaşadı.
Yaşayalım görelim…