Çallı Sanayici ve İş İnsanları Derneği (Çalsiad) ile Çal Yöresi Derneği birlikte bir Çal Yöresi gezisi düzenledik. Gezimize Çallı, Çalı seven ve merak edenlerden oluşan 60 kişi katıldı. Bu gezi ne ilk, ne de son olacaktır. Her defasında Çal yöresinin başka bir özelliğini ilave ede ede gezilerimizi düzenliyoruz ve her seferinde bir daha gelmeye vesile olacak şekilde gezmediğimiz yerler kalıyor. Gelelim bu geziye;

Gezimize Baklan Boğaziçi kalem işlemeli ahşap cami ile başladık. Bu ahşap camilerden 19. Yüzyılda bolca var iken, şimdi Belevi, Belenardıç, Acıpayam Yazır gibi birkaç numune kaldı ki, bunları gözümüz gibi korumamız gerekiyor. Bu vesile ile Boğaziçi caminin korunması ve restorasyonu konusunda büyük emekleri olan Baklan belediye başkanımız Yusuf Gülsever’e teşekkür ederiz. Caminin restorasyonu da yine bir Baklan’lı olan Mimar Fuat Demirçalı’ya nasip olmuştu. Eşimin bir önerisini şuracıkta paylaşmak isterim. Duvarlardan biri orijinal hali ile korunmalı imiş. Restorasyonlar, modern boyalar kullanıldığı için biraz yeni imajı veriyor. Her ne kadar zamanla renkler solup pastel bir hal alsa bile, bu yeniliğin itici olduğu muhakkak. Caminin bezemeleri Cennet, Cehennem, Mizan, Sancak, Kabe ve bitkisel motifler şeklinde uzayıp gidiyor. Gezimize rehberlik eden hocamız Doç İbrahim Balık’a göre, okuma yazmanın son derece düşük olduğu o yıllarda, bu resimler bir tür yazı dili yerine geçiyormuş.

Camiden sonra Başkan Gülsever bizi daha bir ay önce ibadete açılan Baklan’ın en yeni camisine götürdü. Bu cami Selçukludan esintiler barındıran, taş işçiliği ile dikkat çeken, hasılı birbirini taklit eden günümüz camilerinin aksine, bir estetik kaygı ile yapılmış bir “Cumhuriyet Camisi” olmuş. Başkan Gülsever’i bu anlayışından dolayı tebrik ederiz.

Türkiye’de AB destekli, teknolojik eğitim vermek üzere yapılandırmış, yatılı üç tarım lisesinden biri olan Baklan Tarım Teknolojileri Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi binasını ziyaret ettik. Baklan, yani zahire ambarı adıyla anılan bir ovaya böylesi bir okul yakışırdı doğrusu. Teşekkürler başkanım.

Başkanımın yerel ürünlerden oluşan kahvaltısını yedik, kadın kooperatifi ürünlerinden numuneler satın aldık. Sonrasında Hüsamettin gazi türbesini ziyaret ettik. Buracıkta sözü Selçuklu ve Ortaçağ tarihçisi Doç İbrahim Balık hocaya verelim;

“Hüsamettin gazinin yerleştiği bu beşparmak dağı eteği, Çivril tarafından oluşacak insan hareketliliğini kontrol eder. Çökelez dağında meftun Ellez Gazi, Denizli tarafından olabilecek insan hareketliğini, Şalvan’a yerleşen Şeyh Elvan ise Uşak tarafından gelecek insan hareketliliğini kontrol eder. Yani bu erenler ve yerleşimler karakol niteliğinde olup ovayı kontrol altında tutmak amaçlıdır.”

Allah bu toprakları bize yurt eden Dede, Gazi, Baba ve Erenlerden razı olsun.

Baklandan sonra 1999 yılına kadar Süleyman Yayan tarafında çalıştırılan Değirmen Deresi elektrikli değirmenlerini ziyaret ettik. Bu değirmenler su gücü ile çalışan bir santralden elde edilen elektrik ile çalıştırılmış. Civar yerleşimlere elektrik 1970’li yıllarda gelirken bu değirmenlerin 1900’lı yılların başında elektrik varmış. Bu değirmenin, doğrudan su gücü ile çalışan diğer değirmenlerle birlikte, hem yörenin un ihtiyacını, hem de kurtuluş savaşı cephelerinin un ihtiyacın karşılayan tarihsel bir önemi var. DEVAMI YARIN…

Çal Kadın Kooperatifi hem ürün kalitesi, hem ürün çeşitliliği, hem paketleme kalitesi bakımından görülmeye değer. Ben şahsen daha önceki tecrübelerimden hareketle gruba üzüm sirkesini tavsiye ettim. Turizm hareketliliği bir refah paylaşımı aracıdır. Topumun varlıklı kesimi yaptıkları geziler ile kırsala katkıda bulunurlar. Yöresel ürünlerin pazarlanması bu sürecin en büyük bileşenidir. Yalnız deprem nedeniyle acilen emniyete verilen bazı bölümlerle birlikte umumi tuvaletin hizmet dışı kalması iyi olmamış. Fethi başkanıma da ilettiğimiz gibi bu sorunun bir an önce çözülmesi gerekir.

Kayı Pazarı, İbrahim Balık hocamızın üzerinde çalıştığı ve bir makalesi olduğu mekan. Balık hocanın ifadesi ile burası dönemin en büyük AVM’si. Benim için buranın en ilginç tarafı 1950’lere kadar çevresinde bir yerleşim yeri olmadan bu pazarın dükkanlar, bir han ve iki cami ile cumaları kurularak varlığını yüzlerce yıl sürdürmesidir. İktisat tarihçilerine güzel bir konu diye düşünürüm.

Süller, Müftü Ahmet İzzet Çalgüner Evi, görülmeye değer bir yapı, ancak zaman bu konutu eritiyor. Öyle ki misafirleri buraya götürmekten ar ettiğimizden hem teşkilatçı hem de cephe savaşçısı olmak bakımından iki madalyalı tek istiklal gazisi Çalgüner hocanın kabrini ziyaret edip fatiha okumakla yetindik.