Yıkıldık, bittik, gittik… Durun gitmeyin.

Bakın dünya ekonomilerinde neler oluyor? Nasıl bir cenderenin içerisinden geçiyoruz? Yaşanan ekonomik durgunluk sadece ülkemizde mi yaşanıyor? Dünya ekonomisinde yaşananları uzun uzadıya yazmayacağım. Sadece başlıkları üzerinden yola çıkarak dünyada neler yaşanıyor bir bakalım.

Çin ve Almanya’nın dış ticaretinde zayıflama görülüyor. Ukrayna’nın işgali, gıda fiyatlarında artışlara sebep oluyor. Ayrıca IMF, Ukrayna savaşının küresel büyümeyi etkileyeceğinden dem vurarak revizyon gerektiğinin altını çiziyor. Emtia fiyatları uçarken, dünya borsaları düşüş seyrini koruyor. Rus rublesi büyük yaptırımlara rağmen son 7 yılın en güçlü seviyesinde bulunuyor.

Dünya piyasalarındaki gerilimler, ciddi bir stagflasyon riski olarak algılanıyor. Merkez Bankaları, farklı aksiyonlar alarak piyasaları dalgalandırma eğiliminde. Ülkeler uzun yıllardır görülmemiş bir enflasyonun kıskacında bulunurken, son 30-40 yılın en yüksek enflasyon oranları açıklanıyor. Dünyada enflasyon korkusu büyüyor. Merkez Bankaları daha sert kararlara hazırlanıyor. Almanya’da vatandaş şahsi araçlarını bırakıp toplu ulaşımı tercih ederken, Türkiye’de zam üstüne zam gelmesine rağmen konfordan vazgeçilmiyor. Uzmanlar petrol fiyatlarının düşmesini beklemiyor.

İşsizlik çok, işçi yok!

Forbes İcra Kurulu Başkanı Steve Forbes, FED’in izlediği yolun, insanları fakirleştirmek anlamına geldiğini söylüyor. FED ise “bankalar şiddetli bir resesyonu atlatabilir” diyor. Doğalgaz fiyatları Avrupalıların canını yakmaya devam ederken, fiyatlar 124 Euro’ya yükseldi. "Avrupa gazın tamamen kesilmesine hazırlansın" mesajları geliyor. Diğer yandan Türkiye, tekstil ve ham maddeleri sektörü 5 ayda ihracat rekoru kırıyor. Öte yandan, Euro bölgesinde tüketicilerin artan giderler sebebiyle harcama yapmaktan kaçınmasıyla Haziran’da ticari büyüme beklentilerin altında kalıyor. Düşen ihracat ve güçlü enflasyon Almanya’da ekonomik aktivitede büyümeyi yavaşlatırken ekonomide zayıflama sinyalleri veriyor. Fransa’da da durum farklı değil, zira; ekonomik aktivite ciddi ölçüde yavaşlamış durumda.

Türkiye’de işsizlik oranları artarken, işveren işçi bulamıyor. Tüketici güven endeksi Haziran’da aylık olarak yüzde 6,2 düşerken, endeks bazında tarihi seviyelere geriliyor. TOBB verilerine göre; kurulan şirket sayısı yüzde 110, kapanan şirket sayısı yüzde 260 artmış durumda. Konut fiyatları yıllık bazda yüzde 35’e yükselirken, inşaat maliyetleri bir yılda yüzde 107 arttığı haber veriliyor.

Mangalın da keyfi kaçtı!

Bu arada, Türkiye ekonomisi ilk çeyrekte yüzde 7,3 büyürken, sanayi çarkları da yüzde 10 daha hızlı dönüyor. Buna karşın sanayide kapasite kullanım oranı Haziran’da geriliyor. Tüm sektörlerin toplam ciroları aylık yüzde 6 artıyor. Mangalın da keyfi kaçtı; 5 kişilik bir aileye maliyeti 500 lirayı buluyor… Memur, işçi ve emeklinin gözü zaten tek bir noktada; yapılacak zam oranlarına odaklanılmış durumda…

Ülkemizde her şeye zam gelirken, yüzde 8 enflasyon olan Almanya’da “bazen marketten eve ağlayarak dönüyorum. Çünkü artık birçok gıda ürününü eskisi gibi alamıyorum. Ve ekmeğin fiyatı şimdi 2 Euro’ya yükseldi. Almam çok zor” diyen kadın linç ediliyor. Demek ki 2 Euro bir Alman için 2 lira manasına gelmiyor.

Bu liste böyle uzayıp gidiyor…

Qu'ils mangent de la brioche!

Türkiye’de her şeyin güllük gülistanlık olduğunu iddia etmiyoruz. Mükemmeliz de diyemiyoruz. Dünyanın hâli ortada… Ülkemiz çok cenderelerden geçti, ciddi sıkıntılara düçar oldu. Biz yine her şeye rağmen bir ağaç, bir dal olmasa da bir yaprağa tutunabilme umudumuzu kaybetmiyoruz. “Qu'ils mangent de la brioche” (Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler!) diyen XVI. Louis’nin ne düşündüğü de umurumuzda değil açıkçası. Zira bizler askıda ekmek müessesiyle büyümüş bir toplumuz. Komşusu aç iken tok yatmamak adına en azından düşünen insanlarız. Dünya ekonomik görünümü enseyi karartmaya baş koyduysa, bizler de ensemize mendille sarar karartmayız. Değil mi?

Çetin Altan’ın da dediği gibi: “Tarlada, pazarda, bahçede, yolda, durakta başınız; düşünceli düşünceli önünüze düşüp duruyorsa, enseniz kararır...

Başınızı dik tutun, enseyi karartmayın.”