31 Mart 2024 Yerel Seçimlerine az bir zaman kaldı. Siyaset, yerel seçimlere giderken neredeyse heyecanın olmadığı bir mevsimi yaşıyor. Bu duruma etki eden en büyük faktör, dünyanın ve ülkemizin içinden geçtiği ekonomik darboğazdan kaynaklanıyor. Her şeye rağmen heyecansız ve çekişmesiz siyaset, tuzsuz yemeğe benziyor. Yine de seçim heyecanının son bir ayda hareket kazanacağını söyleyebiliriz. Yerel seçimler ülkemiz için şimdiden hayırlı olsun.
Yazının sonunda söyleyeceğimi başında söyleyeyim. Siyasi partiler ve adaylar, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde başarılı olmak istiyorlarsa deprem başta olmak üzere tabii afetler hususundaki vaatlerini, ajandalarının başına sabitlemeleri gerekiyor. Zira önümüzdeki beş yılın gündem maddesi bu olacak. Unutmamak gerekir ki afetlere hazırlık, bir ülkenin milli güvenlik meselesidir.
Türkiye’nin unutamayacağı en acı tarih olan 6 Şubat 2023’ün üzerinden bir yıl geçti. On binlerce insanımızı kaybettik. Acı tecrübeler edindik. Hem de fazlasıyla. Daha neyin tecrübesini yaşamayı bekliyoruz?
İstanbul’dan yola çıkalım… İstanbul, Türkiye’nin kilit taşı konumunda bulunmaktadır. İstanbul’un maruz kalacağı bir tabii afet, kelebek etkisi ile ülkemizin tamamını etkileyebilecek potansiyele sahiptir. Kaba taslak ifade edecek olursak, İstanbul’da acil yıkılması gereken hane sayısının 600 bini aştığı belirtilmektedir. Bu durum toplamda 1.3 milyon hânenin yenilenmesi anlamına geliyor. İstanbul gibi diğer büyükşehirlerin ve bütün illerin beş senelik tek gündemi kentsel dönüşüm ve deprem olmalıdır. Zira konu çok ciddi. Bu durum, bir ülkenin milli güvenlik meselesidir. Metro yapımı, yol yapımı, park bahçe artık her neyse, başka bütün konular beş sene için durup tamamıyla doğal afetlerle mücadeleye yönelmek hayati önem taşımaktadır. İstanbul ve diğer şehirler kendini çok rahat bir beş sene götürür. Kentsel dönüşümden başka bir şeyle ilgilenmeden bütün kaynaklar tabii afetlerle mücadeleye aktarılmalıdır.
İstanbul’dan yola çıkalım yine. İstanbul, Türkiye’nin kalbi konumundadır. Muhtemel büyük bir depremde İstanbul’un çoğu mahallesine girilmez. Bu durum Denizli, İzmir ve diğer şehirler için de geçerlidir. Bir arabanın bile zorla geçtiği sokaklardan yardımlar nasıl ulaşacak? Hele hele Allah korusun, enkazlar olduğu zaman hiç girilemeyecek caddeler ve sokaklar olacaktır. Kimse kusura bakmasın, milletin gönlünü hoş edeceğim diyerek kentsel dönüşüm ve doğal afetler ile mücadele akla uygun değildir. Gerekirse bu konuya dair kanunlar çıkartılmalı, planlı ve programlı bir şekilde hareket edilmelidir. Zorla demiyorum ama kanunun gerektirdiği bir metotla bu mümkün olabilir.
Meselenin daha iyi anlaşılması için bir komplo teorisi ortaya atalım. Büyük bir askeri saldırı düşünen Yunanistan ne yapar? İstanbul depremini bekler. Muhtemel bir İstanbul depreminde, artık büyük idealleri neyse, onun için en iyi zaman İstanbul depremi zamanıdır. Zira devlet bütün imkânlarıyla sahada olacaktır. Elbette Türkiye, büyük bir devlettir. Planlar programlar dâhilinde her şeyi düşünüyor ve uyguluyor olacaktır. Biz kötü senaryolar üzerinden en kötüsüne göre planlar yapmak durumundayız. Her ihtimali masaya koyarak düşünmek büyük bir öneme sahiptir.
Şehirlerin onlarca problemi yok mu? Elbette var. Yol, köprü, toplu ulaşım, su, çevre, çöp vesaire… Fakat İstanbul ve diğer şehirlerin hâlihazırdaki altyapısı ile kör topal bir şekilde beş yıl gider. Gidebilir diyelim… Ama bu yapı stoku ile gitmez, gidemez...
Velhâsıl kıymetli okur; cennet misali şu güzelim ülken için deprem ve tabii afet dışında beka meselesi aramana gerek yok. Al sana aslan gibi beka meselesi!..
Yerel seçimlerin kilit noktası da bu olacaktır. Seçimleri kazanan hangi siyasi parti veya kişi olursa olsun birinci gündem maddesi kentsel dönüşüm ve deprem olmalıdır. Daha acı tecrübeler yaşamamak adına, yarın henüz geç olmadan…
Bu vesileyle Türkiye’nin unutamayacağı en acı tarih olan 6 Şubat 2023 depremlerinde vefat eden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyorum.