Teknolojinin hızlı gelişimi, dijitalleşme olgusunu farklı noktalara taşıdı. Özellikle “medya” kavramı artık daha farklı bir şekillerde kendini gösteriyor. Sosyal medya ise bu olguların en zirvede konuşulduğu mecraların başında geliyor. İşte bu noktada “sosyal medya”, son zamanlarda gittikçe tuhaf bir mecraya dönüşmüş durumda.

Dijital ortamlarda hakikatin ne olduğunu anlayıp kavramak, manipülasyonlara aldanmamak için ciddi filtrelere ve güncel gelişmiş okuryazarlık kabiliyetine ihtiyaç duyulmaktadır. Fakat buna karşılık hiçbir zahmete katlanmadan, kolayca erişilebilecek kaynaklara yönelinmektedir. Bu durum belli açılardan avantajlı gibi gözükse de, sosyal medyada sınırlı ve yetersiz kelimelerle sıkıştırılmış bilgiler çoğu zaman doğruyu aktarabilmek adına enformasyon kirliliğine de yol açmaktadır. Hatta öyle ki, bu ortamlarda sunulan bilgiler “hesapsız, sorgusuz, sualsiz” bir şekilde okuyucular tarafından kabul edilmektedir. İşte dezenformasyona ek olarak, gri ve kara propaganda da bu noktada devreye girmektedir. Bilginin kaynağına ulaşmadan, doğruluğunu teyit etmeden kabul etmek; kabul etmenin ötesinde buna inanıp paylaşımlar yapmak, ‘yanlış bilgi yayılımı’na hizmet etmektedir.

Bilginin yayılma sürecinde karşımıza en çok dezenformasyon, mezenformasyon, kara ve gri propaganda çıkmaktadır.

Dezenformasyon; bir kişiye, gruba, kuruma veya ülkeye zarar verme gayesiyle kasıtlı olarak oluşturulan ve üretilen yalan/yanlış bilgileri ifade eder. Başka bir ifade ile bir bilginin yalan mı, yoksa doğru mu olduğunun anlaşılamaması durumuna “dezenformasyon” denilmektedir. Bilgi dedikodusu diyebileceğimiz bu husus, aynı zamanda hakikatin kaybına sebep olacağından; siyasi, ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak kaotik bir ortam oluşmasına da zemin hazırlamaktadır. Sosyal medyada dolaşan “doğru mu, yanlış mı” cinsinden bilgiler, bu duruma örnek olarak verilebilir.

Kara propaganda ise; güveni sarsmak, sosyal ve ekonomik dayanışmayı yıkmak üzerine kurgulanır. Bu sebeple insanlar şüpheli, endişeli, mutsuz ve zihni karışıklık içerisinde tutulur. Özellikle yaşanan kötü bir hâdisenin ardından, tabiri caizse “yangına körükle gidilmesi yöntemidir” de denilebilir.

Gri propaganda da; tam, yeterli ve açık olan bir şeyin, şüpheli gösterilip gölgelendirilmesini ve değerden düşürülmesini amaçlar. Çelişki yoksa bile, varmış gibi gösterilir. Böylece istenilen sonuca beyaz ile siyahın gölgesinde ulaşılır. İşte, sosyal medyada karşımıza çıkan durum tam olarak budur.

“Zihinsel filtrelerinizi kuvvetlendirin…”

Dolayısıyla böylesi ortamlarda en güçlü silahın harp aletleri olmadığını bilmek gerekiyor. Bu minvalde en güçlü donanım; kesin, doğru ve teyitli bilgilerdir. Mevcudun ve geleceğin dünyasında muharip güç değil, nitelik ön planda olmaktadır. Bu sebeple zihinsel filtrelerin kuvvetlendirilmesi olmazsa olmazlar arasında yer almalıdır.

Yukarıda ifade ettiklerimize ek olarak, mezenformasyon kavramı da; bir kasıt taşımayan, bilmeden paylaşılan yanlış bilgiler olarak tanımlanmaktadır. İşte sosyal medyada en çok düşülen tuzaklardan biri ‘mezenformasyon tuzağı’dır diyebiliriz.

“Hakikat; ayakkabılarını giymeden, yalan dünyayı üç kere dolaşır…”

Gerçek bir bilgi hakikate ulaşmadan, yalan bir bilgi dünyayı üç kez turlayabilir. Bu durum, yalanın ve dezenformasyonun tabiatında olan bir durumdur. Öyleyse, yayılan bir bilgiden şüphe etmeye başladığınız anda, hakikate ulaşmak için de yola çıkmışsınız demektir.

Sosyal medyada gördüğünüz bir ileti, sizi ânında harekete geçirip düşünmeden bir aksiyon almaya itiyorsa, üç kez durup bir kez hareket etmek en iyi metot olacaktır. Unutmamalıdır ki, insanların duygularını coşkun bir şekilde harekete geçiren paylaşımlar, her daim tehlikeli olabilecek ve manipülasyon barındırabilecek tarzdaki paylaşımlardır. Buna bir örnek vermek gerekirse, ABD’de 146 bin tweet üzerinde yapılan bir araştırmada, olumsuzluk içeren ve şaşırtıcı mesajlar yayan içerikler daha çok rağbet görmekte ve paylaşılmaktadır. Buna mukabil doğru bilginin paylaşılması daha yavaş seyretmektedir. Netice olarak, insanların duygularını harekete geçiren, coşkun duygulara yol açan, öfkelendiren, kızdıran, korkutan içeriklere karşı şüpheci olunmalı ve bu içeriklere temkinli yaklaşılmalıdır. Bunun için de eleştirel ve sorgulayıcı reflekslerin kuvvetli olması gerekmektedir.

Bu arada, sosyal medya ağ analizleri ile tanınan akademisyen Dr. Marc Owen Jones, 2021 yılında Türkiye’nin birçok noktasında aynı anda meydana gelen orman yangınlarına dair sosyal medyanın rolünü analiz etmiş ve Twitter’da 1-2 Ağustos (2021) arasında sosyal medya gündeminde yer alan “Global Call - Help Turkey” kampanyasının, analizleri neticesinde, bir “dezenformasyon” faaliyeti olduğunu ortaya koymuştur. Bu hâdise ile Türkiye; yetersiz, başarısız, ne yapacağını bilemeyen ve kabiliyetlerinden mahrum bir ülke olarak gösterilmeye çalışılmıştır. (Bu araştırmaya dair detaylı bilgiye internet ortamındaki kaynaklardan ulaşabilirsiniz.)

“Teknolojinin hızlı gelişimine paralel olarak cehaletimiz de maalesef aynı oranda artıyor…”

Teknolojinin durdurulamaz hızı, bizlere; dijital akıcılığın ne denli önemli olduğunu ortaya koymaktadır. (Dijital dünyada bilgiyi etkin ve etik bir şekilde yorumlama, anlam keşfetme, içerik tasarlama, bilgi oluşturma ve fikirleri iletme kabiliyetine “Dijital Akıcılık” denilmektedir.)

Sonuç olarak, teknolojinin gelişimine paralel cehaletimiz de bir o kadar artıyor. Çünkü neyi okuyup okumayacağımızı, okuduğumuzun hakiki bilgileri içerip içermediğini bilemiyoruz. Okuryazarlık hususu işte tam olarak burada ortaya çıkıyor. Gerçek bilgilere ulaşma noktasında ciddi ve güçlü filtrelerimiz yok. Beyazdan griye, oradan siyaha ulaşan enformasyon yığını arasında çarpıtılmış bilgilere karşı koyacak reflekslerimiz de çok zayıf. Bunun üstesinden gelebilmek için ne hakikatin peşinden koşacak gücümüz, ne de gereksiz bilgi yığınları arasında doğruya yönelebilecek mukavemetimiz var. Gittikçe bu hususlarda iyice köreliyor ve körleşiyoruz. Bunun üstesinden gelebilmek için, gerçek bilginin emek gerektirdiğini, hakikate ulaşmak hususunda özverili davranmamız gerektiğini de bilmemiz gerekiyor. Ve tabii ki daha çok okuyup, daha çok araştırıp tenkit mefhumunu fikri mütalaalar ile desteklemek de mühim hususlar arasında yer alıyor. Yoksa yalan yanlış bilgi her yerde. Ulaşmak çok kolay… Peki ya gerçek?

Güpegündüz elinde fener ile hakikatin puslu yolunda ilerleyenlere selam olsun…

(09.03.2023)