Mimarlar Odası, Tabip Odası, Eczacılar Odası Denizli Şubeleri, Akut, Umke gibi bazı STK’lar, Denizli Veterinerler Odası ve TMMOB’a bağlı hemen her odanın katılımı ile birlikte son deprem üzerine “Deprem Değerlendirme Forumu” başlıklı bir toplantı düzenledi. Mimarlar Odası organizesinde ve Cüneyt Zeytinci salonundaki toplantı, biraz uzun sürmesine rağmen epey dinleyici sonuna kadar sabırla dinledi.

Önce akut deneyim paylaşımı yaptı. Kendilerinden sonra konuşacak olan hekimler, dağcılar, eczacılar gibi organizasyon eksikliğinden bahsettiler. Örneğin uçakla bölgeye intikal etmek için İzmir’e doğru yola çıktıklarını, ancak çalışma aletlerinin uçağa alınmayacağı haberi gelince, kara yolu ile bölgeye yöneldiklerini anlattılar. Yolların aşırı kalabalık olması, insanların ambulanslara bile duyarsızlığı, yıkılan enkaz sayısına bakınca kurtarma ekiplerinin sayıca ne kadar cılız kaldıkları, şeklinden uzayıp giden organizasyon eksikliklerini anlattılar. Gerek gıda, gerekse giyecek olarak gönderilen yardımların ilk gün yok, ikinci gün tepeleme yani fazlasıyla olduğu ancak bunun şehir merkezleri için geçerli olduğu ve fakat şehir merkezleri dışında kalan yerlere ulaşılamadığı ifade edildi.

Hekimlerin anlattığına göre hastanelerin hemen hepsi çalışılamayacak kadar hasar almış. Tabip Odası Başkanı Prof Dr Nejdet Ardıç doğrudan bölge tabip odaları ile temasa geçerek ne ihtiyaç ise onu göndermeye çalıştıklarını ifade etti.

Eczacılar Odası bi dönemi önceki başkanı Osman Özdemir sahadan deneyimlerine göre, insanları ellerinde ne var ne yok gönderince miadı geçmiş binlerce ilaç gelmiş. Bunların en azından gönderildiği şehirde tasnif edilmesi gerektiğinin, hem nakliye hizmeti bakımından, hem de işgücü kaybı bakımından önemi vurgulandı. Afet bölgesinde kronik hastaların ilaçlarının idamesinin önemli olacağını varsayarken, akut ve acil hastalıklara dair ilaçların çok daha önemli olduğunu yaşayarak görmüşler.

Veterinerler odası başkanı Türkay Berberoğlu, hayvanların toplanmasında sokak hayvanları ile ev hayvanları arasında ayrım yapılmasının öneminden bahsetti.

Anladığım kadarı ile bu tür durumlarda en büyük sorun donanımlı intikal; bir an evvel bölgeye ulaşmak birinci öncelik oluyor. İşte o zaman Akut ile Pasvak arasında yapılan, ekibin iaşe ihtiyacını karşılama protokolü fantezi olarak kalıyor. Yeniden değerlendirmek lazım.

Bir inşaat mühendisi önce bölgedeki fakirliğe ve yokluğa vurgu yaparak sanki başka bir ülke gibi idi diyerek Denizli veya Batı Anadolu ile oraların farkını ortaya koydu. İnşaat Mühendisliğinin öz eleştirisini yaptı; örneğin ofisten şantiye mühendisliği yapılıyor, inşaatı görmeden evrak imzalanıyor diyerek çuvaldızı kendi meslektaşlarına batırdıktan sonra, her konuda herkes konuşuyor diyerek özellikle alan dışından konuşanlara eleştiri getirdi. Tam da bu noktada söz aldım. Haftada bir, güncel olan hemen her konuda yazan, yani alan dışı konuşan biri olarak üstüme alınmış olmalıyım, dedim ki;

Evet alan dışı konuşuyoruz, bunu çok yaygın yapıyoruz, bazen eleştiri de alıyoruz ama hiç düşünüyor muyuz, bunu neden yapıyoruz. Benim şöyle bir tezim var bilmem katılır mısınız?

Bizim ülkede uzmanlık alanları işlerini hakkı ile yapmıyorlar. Örneğin bir zemin etüdü yaptırmanın her zaman alternatif yolları ve alternatif fiyatları olabiliyor. Neticede iş, eksik yapılan zemin etütleri üzerinden imzalanan evraklara gelebiliyor. Bunu sadece bir örnek olarak verdim. Tüm meslekler için bu tespitim geçerli. Bir uzmanlık alanı işini hakkı ile yapmıyorsa, orada bir boşluk oluşuyor demektir. Doğada hiçbir alan boş kalmaz, hemen doldurulur. Bu boşluğu ağzı olan herkes dolduruyor. Çünkü meslek erbabının doğru ve yeterli iş yaptığına inanç ve güven yok. İşte o zaman inşaat mühendisi konuşmacının da söylediği gibi gelsin fantastik öneriler; her binaya sismik izolatör yapalım, her binadan karot örneği alalım gibi…

Demem o ki uzmanlık alanlarının uygulamaları ile ilgili sorun yaşamasak, yani bugün ki örneğimizde olduğu gibi binalar yıkılmasa, ne diye her binaya sismik izolatör yapalım gibi absürt bir öneri yapılsın ki. Yine toplantıda öğrendiğimize göre, son günlerin popüleri ve neden yok diye sorgualanan termal kameranın enkaz altındaki elektronik aletler ile canlıyı ayırt edememek bakımından güvenirliği çok düşükmüş. Kısacası vatandaş çaresizlikten saçmalıyor. Bunda şaşılacak bişey yok.

Her ne kadar deneyim paylaşımı ile sınırlı tutulmaya çalışılan bir toplantı olsa da, arama kurtarma ekiplerinin insan kaynağını artırmak bakımından gönüllülere çağrı yapıldığını; kendi kendini ve mahallesini kurtaracak bir eğitimin yaygınlaştırılması gerektiği; afette kardeş kent uygulamasının olması gerektiği ifade edildi.

Son olarak kürsüye gelen Mimarlar Odası Denizli Şube Başkanı Özlem Durdu Kabel, burada mimarlar adına konuşulanların ya da konuşulacak olanların hemen tamamının geçmişte defalarca söylendiğini ve kayıtlarda yer aldığını vurguladı.

Bu toplantının deneyim paylaşımından ibaret olduğu, çözüm önerileri için takip eden bir toplantı yapılacağı belirtildi. Bekliyoruz…

Benim anladığım gönüllü yapılan yardımlarda meslek odalarının koordinasyonuna başvurulmasının ne kadar önemli olduğu. İlaçların eczacılar, tıbbi malzemelerin tabip odası vasıtası ile sağlanması emek ve malzeme israfının önünü almak bakımından önemli. Malum geçtiğimiz yıllarda yaşadığımız orman yangınlarında da eczanelerde ne yanık kremi, ne de gözyaşı solüsyonu kalmamıştı. Sanırım %1’i bile kullanılmamıştır.

Hep tekrarladığım önerim ile yazımı sonlandırayım. Belediye veya merkezi hükümet Denizli’de 1+1 ve 2+1, başlangıç olarak 1000 konut yapar. Deprem açısından riskli binalarda oturanlara takas önerir. Kal eden hemen taşınır, benim muhitim, benim metrekarem diyenler kendi çözümlerini kendileri bulurlar vesselam…

(01.03.2023)