Uzun yıllardır izlediğim, zaman zaman şahit olduğum hatta son zamanlarda içinde olduğum bir durumdan bahsedeceğim size sevgili okur.

Değişmek, gelişmek ve değişerek gelişmek…

Her süreç belli sancılarla atlatılır; her uzun birliktelik, bir ayrılışın filizlenmesidir temel olarak. Ben bu süreçlere ve olayın tümüne bir çocuk oyunu gibi bakıyorum. Sevgili okur hepimiz yapmışızdır, hani oyun oynamak için arkadaşınızla yollar yaparsınız, evler yaparsınız, hayali ya da oyuncak arabalar peyda edersiniz fakat o yerleşkeyi yapmayı bitiremez ve asla keyfini sürerek oynayamazsınız ya, işte öyle bir şey.

***

Her gelişme hareketi majör hareketlere sebep olmaz ama bazı sert ve ciddi kararlar sizi tahmin etmeyeceğiniz yerlere sıçratıp, farklı kazanımlar elde etmenize sebep olabilir. Bazı insanlar buna ‘konfor alanından çıkmak’ diyorlar. Ben çok o şekilde yorumlamıyorum, bunu sadece cesur hareketler olarak görüyorum hatta bazı cesur hareketlerin sistemde öne çıkmanıza nasıl vesile olduğunu biliyorum. Bu değişimler ne kadar gelişime yol açsa da; o yolda bazı kayıplar verilebiliyor, üzücü olaylar yaşanabiliyor. Bahsettiğimiz üzücü olaylar bazılarımız tarafından çabuk atlatılsa da bazılarımızın aklından hiç çıkamayabiliyor. Hatta ve hatta bazılarımız bu değişimin tam karşısında durup yeni şeylere olanca gücüyle tepki gösterirken bazılarımız yeni düzene ayak uydurup gelişime ortak olmaya çalışıyor.

***

Önüne geçemeyeceğiniz bir değişimin içindeyseniz, ya o merdivenleri beraber tırmanın ya da gemiden ayrılmayı göze alın. O gemi her zaman doğru yere gitmeyebilir, her zaman güneşli güzel günler olmaz, her akşam muhteşem gün batımlarıyla uğurlanıp, muazzam gün doğumlarıyla karşılanmayabilir ama bazen o gün vaktini kapatan bulutlar gün gelir size benzersiz görseller sunar ve sizin aklınızda sadece o yolu yürüdüğünüz insanlar kalır. Diyeceğim o ki; asla durmayın, yere tutunmayın, bırakın saçlarınızı rüzgâr şekillendirsin, bırakın yolun güzelliği sizi de büyülesin, siz de o yolun yolcusu olun. Özellikle karşısında durmayın, muhalefet edin, doğru bildiğiniz için kesinlikle mücadele edin ama bu yaptıklarınız amaca ulaşmaya katkı koysun, olduğunuz yere saplanıp çırpınmaktansa ele ele tutuşun sevgili okur. Bizi kurtaracak olan budur. Herkesin farklı planları ve yaşam tarzı olabilir ama mevcut vatan şartlarından yaşamanın sadece nefes alıp vermek olduğunu düşünürsek, elimizden gelenin en iyisini yapmak boynumuzun borcudur.

Asgari ücret görüşmelerinin başladığı ve söylentilerin arttığı bu dönemde bu yazıyı isterseniz bir işçi-işveren yazısı olarak okuyun, isterseniz sosyal hayatınızda örneklendirin her hâlükârda bu yazının sizlere bir şeyler anlatacağına inanıyorum. Bizim gibi insanlar değişimden korkmaz sevgili okur!

Sizlere son olarak bana inanmazsanız diye dünyaca ünlü bir Alman filozoftan alıntı yapmak istiyorum.

“Değişim, değişmeyen tek şeydir”

Arthur Schopenhauer

Bol şans diliyorum sevgili okur. Güzel haberler sizlerle olsun!