“Yaşamak şakaya gelmez,
büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın
bir sincap gibi mesela,
yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden,
yani bütün işin gücün yaşamak olacak.
Yaşamayı ciddiye alacaksın,
yani o derecede, öylesine ki,
mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda,
yahut kocaman gözlüklerin,
beyaz gömleğinle bir laboratuvarda
insanlar için ölebileceksin,
hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için,
hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken,
hem de en güzel en gerçek şeyin
yaşamak olduğunu bildiğin halde.”


Nazım…
En güzel şiirlerin yazarı…
Aşk adamı,
Gönül çalanı…
Münevver’i, Piraye’si, Vera’sı…
Nazım’ın Kadınları…
Ne güzel şey senin aşkını yazdıklarında hissedebilmek.
Ne güzel şey ki senin değerini bilenlerden olmak.
Aşk en çok senin kalemine yakıştı belki.
Vatan aşkı,
Sürgün yılları…
Yine dilinden aktardı çektiği zorlukları…
Kalem en büyük dostu,
Cehalet ise en büyük düşmanı…
Sen gittin ama ardında kocaman bir dünya bıraktın bizlere…
Doğum günün kutlu olsun büyük usta…
İyi ki sen, hep sen…