Bu kitabındaki şiirler, Hollanda gezi izlenimlerini anlatıyor. Kitabın adından da anlaşılacağı gibi, şiirlerin hepsi dörtlükler halinde yazılmıştır. Hollanda’nın doğal yapısı, denizle iç içeliği, insanlarının sıcaklığı ve çocukların durumu...gibi konular ilginç gözlemlere dayanarak şiirleştirilmiştir. Dağlarca, ozanca duyarlılığı ile sayfalarca düzyazının hakkından gelemeyeceği konuları çok güzel bir söyleyişle ele almıştır. Konularını işlerken de doğayla ve insanlarla iç içedir. Yabancı bir ülkedeki insanları, oradaki insanların doğa ile olan ilişkilerini ve yaşama bakışlarını vermeye çalışmıştır. 

Cemal Süreya, onun şiirleri için şöyle diyor: “ Fazıl Hüsnü sanki bu şiirleri yazarken doğayı gözlemleyen biri değil de, büsbütün doğanın bir parçasıdır. Sanki Fazıl Hüsnü’nün şiirlerinde zekâ, yukardan aklın bol pencereli ufak odasında dinlenirken, aşağıdan vücudun yani doğanın kan damarlı, karanlık, karmakarışık sokaklarında dolaşıyor, ölülerini seviyor, hayvanlarını önüne katıp denize götürüyor. “ 

Gerçekten doğayı ve insanları çok güzel gözlemleyerek Türk Edebiyatı’na büyük katkıları olmuştur. Şiirimizin bütünsel gelişimi Fazıl Hüsnü ‘yle daha da zenginleşmiştir. Bu şiirlerden bir kaç örnek verelim: 

Yurttaş Deniz 

Ne olurdu 

Deniz insan olsa 

Ne olacak? 

Hollandalı olurdu 

Bu dörtlükte, Hollanda’nın coğrafi durumu betimlenmektedir. Hollanda’nın denizle iç içeliği, anlatılmıştır. Denizin bir yerde Hollandalıların yaşamının bir parçası olduğu şiirsel bir şekilde söylenmiştir. Bir başka şiir de şöyledir: 

Uzakları Söylemek 

Lâle tarlası der ki 

Tak da ayakkabıya 

Al güzelliğimi hemen 

Ver bana yeryüzünü 

Bu şiirde de Hollanda’nın bir çiçekler ülkesi olduğu anlatılmaktadır. Bilindiği gibi dünyanın en güzel lâleleri Hollanda’da yetişir. Lâle tarlası yeryüzünü güzelleştirmek istiyor. Şu şiirde çok ilginçtir: 

Resim 

İnek doyar erkenden 

Çayıra çöküverir 

Otlar da büyür daha 

İnek de 

Bu dörtlüklerde anlatıldığı gibi, doğadaki her şey çok uyumlu bir şekilde görülüyor. Her yer otlarla kaplı. İnekler bu otları yiyerek karınlarını çabucak doyururlar. Bu ülkede aynı zamanda süt inekçiliği çok gelişmiştir. Dünyada en çok süt veren inekler Hollanda’da yetiştirilir. Bu dörtlüğün de bizde yaptığı çağrışım süt üretiminin ve hayvancılığın bilimsel ve teknik yöntemlerle olduğudur. Bir diğer şiir de şöyle başlar: 

İki Kişiliğimiz 

Ayrılmıştır 

Hollanda’da yerle gök 

Çalışmak biri 

Sevmek biri 

Bu dörtlük de bizde şöyle bir çağrışım yapıyor. Çalışmak ve sevmenin ayrı ayrı kavramlar da olsalar, birbirlerini bütünlediği anlaşılıyor. Bu ülkede çalışma hakkı, insanların en kutsal haklarından biridir. Çalışmanın olduğu yerde sevme de eksik olmaz. Tabii çalışma derken, ilkel çalışma koşulları anlaşılmıyor; insanı geliştiren, insanı yücelten bir çalışma anlaşılıyor. 

Kır Evi 

Çiçek 

Damı 

Boyuyor 

Görmeden kimse 

Bir kır evinin güzellikleri, bakımlılığı açıkça belirtilmiş. Evin her yanını saran çiçekler, evi daha da güzelleştiriyor. Bu dörtlükte çiçeklerin doğayı ve evleri çok çekici hâle getirdiği, büyülediği anlatılmakta. 

Işıkla Yıkanmak 

Aydınlana 

Aydınlana 

Sarışın olmuş 

Hepsi 

Dörtlükte, Hollandalı insanların yaşamlarının rahat ve güzel olduğu anlatılmakta. İnsanların sosyal, ekonomik ve kültürel gereksinmeleri büyük ölçüde kendi çalışmalarıyla karşılanmaktadır. Böyle bir çağrışım yaptığı gibi, daha değişik bir çağrışım da yapıyor. Buradaki insanların çoğunun ten rengi sarışındır. Ozan bu özelliği, ozanca söylemeyi uygun görmüş. 

Anaokulu 

Oynamakta 

Bu çocuklar 

Babalarıyla dedeleriyle 

Oynamakta 

Bu dörtlükten Dağlarca’nın Hollanda’daki çocuk yuvalarını gezdiği anlaşılıyor. Şiirde gözlemlerini ve duygularını bize aktarıyor. Çocukların bu ülkede çağdaş yol ve yöntemlerle yetiştirildiği anlatılmaktadır. Hiçbir şeyin eksikliği çocuklara hissettirilmemektedir. Her şey onların gelişmesi için hazırlanmıştır. 

İlkokul 

Önce 

Harfleri 

Öğrenmiyorlar burda 

Önce gülmeyi öğreniyorlar. 

Her şey bu ülkede bilimsel ve teknik gelişmelere uygundur. Çocuk yaşamla iç içedir; yaşamdan koparılmadan eğitim ve öğretimleri sürdürülmektedir. Doğal olan da zaten budur. Çocuklarını sağlam ve doğru yolda geliştirebilenler, başarının ve ilerlemenin yollarını bulabilirler. Dağlarca’nın bağımsız çizgisi Türk şiirinin gelişmesine büyük katkı sağlamıştır. Dağlarca kendine özgü yazma biçimiyle benzersiz olduğunu göstermiştir.