..................
Kökü burda
Yüreğimde
Yaprakları uzaklarda bir çınar
Islık çala çala göçtü bir çınar
Göçtü Memet diye diye
Şafak vakti bir çınar
silkeledi kuşlarını
güneşlerini “ oğlum sana sesleniyorum işitiyor musun,
Memet
Memet ! “
Hasan Hüseyin Korkmazgil
Nâzım, edebiyatımızın en büyük şair ve yazarlarındandır. Şiirimizin yenileşmesinde, halkın sorunlarının işlenmesinde, onun özgürlük ve eşitlik yürüyüşünde gür bir ses olarak ortaya çıkmıştır. Nâzım bize şiiri sevdiren adamdır; okunduğunda “ işte şiir böyle yazılır.” dedirten insandır aynı zamanda. Nâzım’ın çevresi ve yakınları sanatla iç içe yaşayan insanlardır. En başta annesi önemli bir ressam. Dedesinin şiir yazdığı da söylenir; bu etki Nâzım’a da geçmiştir. İşçi sınıfının, halkın sesi ve sözü olabilmek için her zorluğa katlanmıştır. Halkı uyandıran şiirleri uzun zaman yasaklı kaldı. Ancak 1960’dan sonraki dönemlerde yayınlanabilmiştir bu şiirler. Nâzım’ın şiirlerini uzun zaman kimse yayınlamaya cesaret edemez. Toplumsal gerçekliği apaçık yazması hep şimşekleri üzerine çekmesine neden olmuştur. Halkın bu değerli evlâdı, insanların mutlu geleceği için hiç sözünü sakınmaz. Onun için uzun hapislik yılları yaşamıştır. Ne kadar değerli bir sanatçı olduğu, onun gibi düşünmeyen sanatçılar tarafından bile kabul edilmiştir. Sanatçılar söyleşilerinde bu değerin hakkını teslim etmekte sakınca görmemişlerdir.
Nâzım’ın şiirleriyle birlikte işçi sınıfı ve emekçi köylülük şiire girmiş ve şiirin konusu olmuştur. Birçok insan onun şiirlerini okuyarak toplumsal bilinç kazanmıştır. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı en iyi anlatan şairlerimizin en başındadır. Ulusal Kurtuluş Savaşı “ Kuvayi Milliye Destanı’nda “ tüm ayrıntılarıyla anlatılmıştır. Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı onun kadar güzel, gerçek ve coşkulu anlatan azdır. Bu destanı okurken dedelerimizin, ninelerimizin, babalarımızın anlattıklarını âdeta yaşarız. Nâzım’ın tüm yurtsever duyguları bu destanda ortaya çıkar. Onun coşkulu anlatımı, okuyanı büyük bir etki altında bırakır. Yalnız Ulusal Kurtuluş Savaşı değil, halkımızın yaşam mücadelesi de diğer şiir kitaplarında yer bulur. “ Memleketimden İnsan Manzaraları “ insanımızın çektiği sıkıntıları, zorlukları şiir duyarlılığıyla içimize akıtır. Anlatılan insanlara üzülürsünüz, öfkelenirsiniz, bir çare arayışı içine girersiniz. Anlatılanlarda hakkını alma mücadelesi veren işçiler vardır, haksızlığa uğrayan, ürününün karşılığını alamayan köy emekçileri vardır. Bunun dışında düşüncelerinden ötürü ceza gören aydınlar vardır. Kısacası onun şiirleri ve eserlerinde anlatılan bizim hikâyemizdir.
Nâzım yalnız bizim insanımızın mutlu geleceğini değil, başka toplumların da bu uğurda mücadelesine destek çıkmıştır yazılarında. Dünyadaki Ulusal Kurtuluş Savaşları’nı ve sosyalizm mücadelesi veren toplumları şiirlerinde yansıtmıştır. Çin olsun, Küba olsun, Hindistan olsun, Yunanistan olsun tüm dünya halklarının aydınlık geleceğine olan inancını hep korumuş ve şiirlerinde yansıtmıştır. Nâzım yerelden evrensele açılan bir dünya yurttaşıdır. Yaşamı boyunca savaşsız, sömürüsüz bir dünya kavgasının yanında yer aldı.
Orhan Kemal de 1970 Haziran ayında aramızdan ayrıldı. O da işçi sınıfının bir yazarı olarak güzel ve nitelikli eserlere imza attı. Çukurova’da gerek tarım işçileri, gerekse sanayi işçilerinin yaşam koşullarını gözlerimizin önüne getirdi. Orhan Kemal’in romanlarının işçi sınıfı bilincinin oluşmasında önemli işlevleri olmuştur. Murtaza, Bereketli Topraklar Üzerinde, Eskici Dükkanı, Suçlu, Kanlı Topraklar...gibi romanları, yeni oluşan işçi sınıfını görünür kılmıştır. Birçok okuyucu okuma alışkanlığını kazanmada, onun romanlarının etkisini kendinde görür. Orhan Kemal ömrünün sonuna kadar halkının mutlu geleceği için kalemini işletmiştir. Çok yazmış ama çok rahat etmemiştir. Hep sıkıntılar ve zorluklar içinde debelenip durmuştur. Ortaokulu bile bitirememesine karşın, çok değerli eserler yazdı. Gelecekte de okunacak klasik yazarlarımız arasına çoktan girmiştir.
Öldüğü zaman işçi sınıfı Orhan Kemal’i unutmamıştır. DİSK’li ( Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu ) işçiler saygı duruşunda bulunmuştur usta yazara. İşçi sınıfı temsilcileriyle birlikte uğurlama törenine bir çelenkle katılmıştır. Orhan Kemal’in de Nâzım gibi ünü sınırlarımız dışına taşmıştır.
Orhan Kemal yazılarında ve hikâyelerinde aydınlık gerçekçiliği savundu. Hep yoksulların acısıyla, sevinciyle ilgilenmiş, onları romanının ve hikâyelerinin konusu yapmıştır. Onun için “ Türkiye’nin Gorki’si “ diyenler de olmuştur.
Bir başka büyük şairimiz de Ahmet Arif’tir. Halkının acılarını, sevinçlerini, yiğitliğini, özlemlerini şiirlerinde anlattı. Çok az şiir yazmıştır ama yazdıklarını da bir kuyumcu titizliğiyle işlemiştir. Şiirleri liriktir, coşkuludur; yiğitçe, insanın yüreğine işleyen bir anlatımı vardır. Ahmet Arif dürüst ve namuslu insanların sesidir. “ Hasretinden Prangalar Eskittim “ adlı tek şiir kitabıyla ünlenmiştir. Bu kitap, Türkiye’de en çok basılan ve okunan şiir kitabı olma ününü koruyor. Gençlerin elinden düşmeyen şiir kitapları arasındadır. Emekçi sınıfın çıkarlarını ve özlemlerini anlatan biçemiyle insanların yüreklerindeki güzel yeri koruyor.
Halk müziği sanatçıları şiirlerini besteleyerek geniş yığınlarca daha çok tanınmasını sağladı. Nâzım nasıl ovaların, düz alanların coşkulu sesiyse, Ahmet Arif’te dağların, yüksek yerlerin gür ve tok sesidir. Hasan Hüseyin bu üç değerli sanatçının ölüm yıldönümlerinde “ Haziran’da Ölmek Zor “ der. Nâzım, Orhan Kemal ve Ahmet Arif’i ölüm yıldönümlerinde saygıyla anıyoruz.
Mehmet PEKDÜZ
29/05/2023