Prof. Dr. Ersan ÖZ

Türkiyem 6 Şubat Pazartesi bir şiddetle bir dehşetle deprem felaketi ile güne uyandı. Bu makaleyi muhtemel ekonomik etkileri analiz etmek için kaleme alıyor olsak da, hiçbir şey konuşmadan ve değerlendirmeden en önemli husus can kayıpları ve yaralanmalar. Açıklanan veriler sayıdan ibaret değil İNSAN HAYATINDAN BAHSEDİYORUZ. Allah vefat edenlere rahmet eylesin, yakınlarına sabırlar versin, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Bu tür vak’alarda tek yürek olabiliyoruz. Felaketler olmasa iyi ama felaketlerin bizi birleştirdiği de kesin. Depremin şiddeti 7.7 olsa da, Türkiyemizin yardım arzusunun şiddeti 17.7’den aşağı değil.

Depremlerin ekonomiye özellikle üretimi etkileyecek şekilde ulaşım, enerji, iletişim, altyapı, sanayi vb. gibi doğrudan muhtemel etkileri söz konusu. Bu çok normal. Bir de altyapıya verdiği zararların tamiri ve yeniden yapımı söz konusu olacak. Zarar gören konutlar, okullar, hastaneler, barajlar, yollar, fabrikalar ve alt yapıların yeniden inşa edilmesi ekonomiye ilave bir maliyet yükleyeceği açık, halkın da biraz sabır göstermesiyle bunların yapılması gerekecek. Yapılacak ilave harcamalar kısmen de olsa makro göstergeleri etkileyebilir, özellikle bütçe/Milli Gelir oranını etkileyerek bütçe açığını biraz arttırması gibi.

TÜİK’in açıkladığı verilere göre depremden etkilenen 10 ilde toplam 13,42 milyon kişi yaşıyor ve bu sayı toplam Türkiye nüfusunun %15,7'si. İlk etapta bölgedeki ihtiyaçlara yönelik yapılan devletin AFAD aracılığıyla ve tüm Türkiye’den gönüllü akan yardımların yanında acil yardım ve destek faaliyetleri için 100 milyar liralık bir kaynak kurumlara tahsis edildiği açıklandı.

1999 Marmara Depreminde Milli Gelire yaklaşık % 6 maliyet, 15-20 Milyar Dolar arası yük getirdiği ifade edilmişti. Aynı paralelde bir hesap çıkarmaya çalıştığımızda 2023’te tahmin edilen GSMH 941 Milyar Dolar, % 6’sı 56 Milyar Dolarlık bir deprem maliyetiyle “tahmini” olarak karşılaşılabilir. Depremden etkilenen 10 ilden oluşan bölge Türkiye’nin toplam GSYH’nın Milli Gelirinin % 10,1’ini gerçekleştirmektedir. Anılan bölgedeki organize sanayi bölgelerinde üreten 539 bin 600 kişi çalışıyordu. Türkiye’nin ekonomik büyümesinin 1,15 puanını bu 10 il oluşturuyor. Depremden etkilenen bu 10 ilin ekonomisinin yaraların sarılması sürecinde durması, yavaşlaması neticesinde 80-90 Milyar TL’lik bir üretim kaybı meydana gelebilir (fakat Marmara Depremi kadar ekonomik etki beklenmiyor). Çünkü bu şehirlerde sadece evler işyerleri yollar çökmedi, insan ve ekonomi psikolojisi de etkilendi. Ama biz düştüğümüz zamanlar hızla birlikte kalkabiliyoruz. Hem ekonomik hem diğer açılardan. Anılan bölgedeki şehirlerde liman, havaalanı ve ihracatın da etkileneceği düşünüldüğünde bir süre ekonomilerde küçülme olabilir, yıllık ekonomik büyümeye yaklaşık 1 puan eksi yansıyabilir, normaldir.

İstanbul Sanayi Odası tarafından açıklanan “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” 2021 araştırmasına göre Gaziantep’ten 33 firma, Kahramanmaraş’tan 16 firma, Adana’dan 12 firma ve Hatay’dan 12 firma bulunuyor. TÜİK 2022 yılı verilerine göre Gaziantep 11,2 Milyar Dolarla en fazla ihracat yapan iller arasında 6’ıncı sırada yer alıyor. Depremden etkilenen diğer illerden Hatay ve Adana sırasıyla 4,1 Milyar ve 3,1 Milyar Dolarla en çok ihracat yapan iller arasında. Bunun yanında İskenderun ve Mersin limanları bölgeden mal sevkiyatı ve ithalatın merkezi konumunda.

Deprem bölgesinde bulunan mükellefler için Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından mücbir sebep hali ilan edildi. Deprem tarihi itibariyle bu illerdeki mükelleflerin yerine getirmeleri gereken vergisel yükümlülükleri ertelenerek mücbir sebep süresince, verilmesi gereken vergi beyanname ve bildirimlerinin verilme süreleri temmuz ayına uzatıldı. Depremin etkisini bütçe açısından değerlendirdiğimizde 2022 yılında 2 trilyon 353,3 milyar lira olan toplam vergi gelirlerinin 176,4 milyar lirasını depremden etkilenen 10 ilin ödediği görülüyor. Bu ise toplam vergi gelirlerinin % 7,5’ini oluşturuyor. Üretim kaybı ne kadar olacak ve ekonomik faaliyetler ne kadar duracak/aksayacak henüz bilinmediği için şu an sert tahminler yapmaya gerek yok. Elbette bütçeden ilave harcamalar yaparken bir de beklenen vergi geliri elde edilemeyince negatif etki olacağı aşikar ve normal. Fakat umudumuzun ümidimizin kırılmasına gerek yok, birden düşüp hızlıca kalktığımız ne badireler atlatıldı.

[1] Bu makalenin amacı sadece ekonomik etkilerin tahmini değerlendirmesidir. Depremin teknik anlamda genel değerlendirmesi, binaların kalitesi, yapı denetim, müeahhitlerin iş yapış biçimi, zemin etüdleri vb konular değildir.

(11.02.2023)