İçinde başlangıç yapılan her an doğru andır. Her şey doğru anda başlar, her şey tam zamanında olur, ne erken ne de geç. Hayat bu kadar basit aslında, onu zorlaştıran bizleriz. Sorunun nedenini dışarda aradığımız da, herhangi bir şeyin ya da kişinin sorumlu olduğunu düşündüğümüz sürece durum umutsuzdur.
Hayatımızda … olsun istiyoruz ama, hemen şimdi olsun.
Hayatımızda … başlasın istiyoruz ama, hemen şimdi başlasın.
Hayatımızda … bitsin istiyoruz ama, hemen şimdi bitsin.
Hayatın suyuna yön veren kendi seçimlerimizdir. Başımıza gelen her şeye nasıl tepki vereceğimiz bizim seçimlerimizdir. Bir haksızlığa uğradınız ve acı çekiyorsunuz. Belki arkadaşınız, belki ailenizden biri, belki profesyonel yaşamda bir meslektaşınız ya da hiç tanımadığınız biri yaptı size bu haksızlığı. Hissettiğiniz acıyı düşünmek bile acı veriyor. Bu acının ne kadar süre kalmaya devam edeceği sizin kararınızdır.
Yaşadığınız olumsuz durumu ve acıyı nasıl algılamamız gerektiğini düşünün.
Tıpkı ıstakozların öyküsü gibi…
Sert bir kabuk içinde yaşayan narin, yumuşak bir hayvandır Istakoz. Bu sert kabuk genişlemiyor. Peki ıstakoz nasıl büyüyebiliyor? Istakoz büyüdükçe kabuk onu sıkıştırıyor. Istakoz kendini sert kabuğun içinde basınç altında ve rahatsız hissediyor. Acı çekiyor. Bir kayanın altına gidiyor, kabuğunu çıkartıp atıyor ve yeni bir tanesini üretiyor. Zamanla büyüdükçe yine kabuğunu atıyor ve yeni bir tanesini üretiyor. Istakoz bunu birçok kez tekrarlıyor. Onun duyduğu bu baskı ve rahatsızlık ıstakozun büyümesine imkan sağlayan tetikleyici oluyor.
Düşünen varlık olan insan değişirken, yaşanmışlıklarından beslenip, yaptığı seçimlerin sonucunda oluşan eylemlere göre gelişiyor. Stresli zamanların ve acı veren duyguların ayrıca gelişmenin bir işareti olduğunun farkına varmamız gerekiyor.
(18.03.2023)