Yüreğim yanıyor…

Korkunç bir sabaha uyandık 6 Şubat’ta…

Ben daha önce hiç böylesine karanlık bi sabaha uyanmamıştım.

Deprem, yıkım, çaresizlik…

Hiç bu kadar derinden hissetmemiştim korkuyu.

Görüntüler geldikçe, çaresizliğim de artmıştı. Minik yavruların cansız bedenleri, ailelerin çığlıkları, çaresizlikleri…

Ellerim titriyor, yutkunamıyorum.

İnsan yediği yemekten, ısınmaktan, üşümemekten utanır mı?

Utanırmış meğer…

Binlerce insan göçük altındayken insan aldığı nefesten bile utanıyormuş.

Umutlu bir haber bekliyoruz hepimiz.

Zaman dursun, herkes kurtarılsın, daha fazla canımız yanmasın istiyorum…

Bir babanın çaresizce ölen kızının elini tuttuğunu gördüm,

Bir annenin enkaz altında, kucağında inşallah bebeğim uyuyordur dediğini duydum.

Ahh hayat…

Neden bu kadar acımazsın?

Yine ihmaller zinciri mi var?

Yine ders almadık mı önceki felaketlerden…

Söylenecek çok şey var ama duygularımı kelimelere dökmekte zorlanıyorum.

***

Ülke olarak yardımlar da tüm hızıyla devam ediyor.

Beni o yardımlardan çıkan bir not derinden etkiledi,

“Siz orda üşürseniz, biz burada donarız.”

Gerçekten de öyle…

Bir mucizeye ihtiyacımız var, hem de çok büyük bir mucize…