Seçim ve Sonrası Ekonomiden Beklentiler

Elim deprem hadisesi gerek insanların yaşam planlarını gerekse inşaat sektörüne bakışı değiştirdi dersek yanlış olmaz. Seçim sürecinin ilk ayağı geride kaldı, şükür olaysız tamamlandı, ülkemiz insanı önemli bir olgunluk gösterdi. 28 mayısta da başarıyla tamamlanıp artık Türkiye daha emin adımlarla ilerleyişini sürdürecektir diyebiliriz. Diğer yandan ekonomi yaşayan bir organizma. Etkilediği ve etkilendiği bağımlı ve bağımsız değişkenler var. Mesela Türkiye genelinde konuta ilişkin veriler değerlendirildiğinde iki önemli unsur ön plana çıkmaktadır. Bunlardan ilki konut satışları. Türkiye İstatistik Kurumunun geçtiğimiz ay yayımladığı verilere göre konut satışları Mart ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %21,4 oranında azalış göstermişti. Nisan ayında da konut satışlarında düşüşün devam ettiğini görüyoruz. Nisan ayında konut satışları bir önceki yılın aynı ayına göre % 35,6 oranında azalarak 85 bin 652 olarak gerçekleşti. Ocak-Nisan döneminde ise bir önceki yılın aynı dönemine göre %18,6 oranında azalış görülmektedir. Türkiye genelinde ipotekli konut satışları ise Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %32,0 azalış göstererek 21 bin 769 olarak gerçekleşti. İlk el konut satış sayısı ise Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %26,0 azalış gösterirken ikinci el konut satışı da benzer şekilde %39,3 oranında düşüş gösterdi. Yabancılara yapılan konut satışları Nisan ayında bir önceki yılın aynı ayına göre %60,3 oranında azaldığının görüyoruz. Satışlardaki bu azalışları birçok sebebe bağlayabiliriz ama yakın etken olarak depremin psikolojik etkisinin devamlılığı ve seçim sürecine de bağlamak tabii. İnsanlar önünü görmek istiyor. Seçim süreci sonrası önünü gören ekonomide lokomotif sektör olarak anılan bu alanda toparlanmanın daha hızlı olacağını düşünüyoruz.

Konut satışlarında azalış yaşanırken konut fiyatlarının da artış hızında yavaşlama görüyoruz. Bu yavaşlamanın bir kısmının baz etkisinden diğer kısmının ise satışların azalmasından kaynaklandığı ifade edilebilir. Konut fiyatları için konut kredi faizleri önemli bir yere sahip. Son dönemde konut kredi faizlerinde yatay bir seyrin devam ettiğini görüyoruz. Bunun yanı sıra mevduat faizlerinde görülen yükselme konuta olan talebi aşağı yönlü baskıladığını ifade edebiliriz. Konut sektöründe ikinci önemli unsur inşaat maliyetleri. İnşaat maliyetlerinde artış eğilimi sürüyor. Bundan sonrada bir süre daha gerek enflasyon gerek faiz gerek kur dalgalanmaları gerekse sair sebeplerle maliyetlerdeki artışın sürme eğiliminde olacağını söyleyebiliriz. Bu hal, tabi talebi negatif etkiliyor ve talepte oluşan düşüşe paralel olarak önümüzdeki dönemlerde konut fiyatlarının artış hızının yavaşlayarak devam edeceği ifade edilebiliriz. Buradaki enteresan durum, kira rakamlarının bir türlü durdurulamaması. Bu alana net çözümler gerekiyor.

Hazine ve Maliye Bakanlığı, Nisan ayına ilişkin bütçe verilerini açıkladı. Açıklanan verilere göre Merkezi Yönetim Bütçesi Nisan ayında 132,5 milyar TL açık verdi. Ocak-Nisan dönemini kapsayan ilk 4 ayda ise 382,5 milyar TL açık gerçekleşti. 2022 yılı Nisan ayında 31 milyar 33 milyon TL olarak gerçekleşen faiz dışı açık, 2023 yılının aynı ayında artarak 97 milyar 974 milyon TL’ye ulaştığı görülmektedir. 6 Şubat’ta meydana gelen depremin Şubat ve Mart aylarında olduğu gibi Nisan ayında da bütçe kalemlerinde etkisinin belirgin bir şekilde görülmeye devam ettiği ifade edilebilir. Merkezi yönetim bütçe gelirleri ise Nisan ayı itibarıyla 267 milyar 973 milyon TL olarak gerçekleşti. Vergi gelirleri 232 milyar 704 milyon TL, genel bütçe vergi dışı gelirleri ise 26 milyar 247 milyon TL oldu. 2022 yılı Nisan ayına kıyasla bütçe gelirleri 2023 yılının aynı ayında % 63,3 oranında artış yaşandığı görülmektedir. Merkezi Yönetim Bütçesi Ocak-Nisan döneminde bütçe gelirleri, geçen yılın aynı dönemine kıyasla % 38,6 oranında artış yaşandı. Özetle, deprem, seçim ve çeşitli sebeplerle hem bütçe giderleri olağandan daha fazla arttı ve bunun yanında giderlerdeki artış hızı, gelirlerdeki artış hızından fazla. 28 mayıs sonrası önünü görebilen ekonomide üretilen çözümlere yenileri eklenerek politika alternatifleri geliştirileceği aşikar.

Bir sistemin etkin ve verimli olarak işlemesi, herhangi olumsuz durumlara karşı dayanaklı olabilmesi için belirli yapısal dönüşümler gerekmektedir. Seçimlerin bitmesi sonrası, Türkiye’de yapısal dönüşüm alanlarını belirleyebilmek için temel ekonomik problemlere odaklanmamız gerekir. Öncelikle cari açık, yüksek enflasyon, yüksek kur ve bunlara bağlı artan maliyetlere odaklanılarak bu alandaki yapısal ekonomik reformlara ağırlık verilebilir. Türkiye’de genel olarak bütçe dengelerinde yaşanan bozulmalar ileri ki dönemlerde genel ekonomik seyri de göz önünde bulundurarak yeni dönemde hükümetin öncelikli gündemi haline gelecektir. Enerji ithalatı temel problemimiz lakin doğalgaz ve petroldeki son gelişmeler kesinlikle umut vericidir, gelecekte enerjiye dair farklı pozitif gelişmeler yaşanacağı gözlenmektedir. Diğer taraftan, siyasal, sosyal ve ekonomik alanda faaliyette bulunan kurumların etkin ve verimli bir şekilde çalışır hale getirilmesine ilişkin düzenlemelerin kapsamlı bir personel reformuyla hayata geçirilmesi hedeflenebilir.