Pamukkale Üniversitesi ve Denizli Valiliği işbirliğinde yapılan ‘15 Temmuz Darbe Girişimi ve Toplumsal Etkileri’ konulu panelde konuşan Dumlupınar Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaç, “Bizim PKK ile yaptığımız mücadeleden rahatsızlık vardı. Çünkü PKK’nın tamamen bitirilmesini üst akıl istemiyordu. Çünkü PKK’nın Orta Doğu’da şekillendirilmesinde ihtiyaç vardı” dedi. “PKK İLE YAPTIĞIMIZ MÜCADELEDEN RAHATSIZLIK […]
Pamukkale Üniversitesi ve Denizli Valiliği işbirliğinde yapılan ‘15 Temmuz Darbe Girişimi ve Toplumsal Etkileri’ konulu panelde konuşan Dumlupınar Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaç, “Bizim PKK ile yaptığımız mücadeleden rahatsızlık vardı. Çünkü PKK’nın tamamen bitirilmesini üst akıl istemiyordu. Çünkü PKK’nın Orta Doğu’da şekillendirilmesinde ihtiyaç vardı” dedi.
“PKK İLE YAPTIĞIMIZ MÜCADELEDEN RAHATSIZLIK VARDI”
Pamukkale Üniversitesi ve Denizli Valiliği işbirliğinde düzenlenen ‘15 Temmuz Darbe Girişimi ve Toplumsal Etkileri’ konulu panele moderatörlük yapan ve darbe girişimin uluslararası boyutunu değerlendiren Dumlupınar Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaç, “Bizim PKK ile yaptığımız mücadeleden rahatsızlık vardı. Çünkü PKK’nın tamamen bitirilmesini üst akıl istemiyordu. Çünkü PKK’nın Orta Doğu’da şekillendirilmesinde ihtiyaç vardı” dedi.
Pamukkale Üniversitesi ve Denizli Valiliği’nin ortaklaşa düzenlediği ‘15 Temmuz Darbe Girişimi ve Toplumsal Etkileri’ konulu panel gerçekleştirildi. Dumlupınar Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaçmoderatörlüğünde yapılan panelde; Vali Dr. Ahmet Altıparmak, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Alper, PAÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ferhat Ağırman ve PAÜ Rektör Danışmanı İbrahim Akman konuşmacı olarak yer aldı. Programı yöneten Dumlupınar Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hüsamettin İnaç, 15 Temmuz darbe girişimin uluslararası boyutlarına değindi. 15 Temmuz’u hazırlayan bir takım nedenlerin olduğunu söyleyen Prof. Dr. İnaç, “Özellikle bu örgüt açısından baktığımız zaman bunun 3 tane nedeni var. Bunlardan bir tanesi Ağustos’un ilk haftasında toplanacak olan YAŞ kararıyla 500 FETÖ tasfiye edilecek olması. İkinci bir neden 17-25 Aralık’tan itibaren artık bu yapının tamamen toplum nezninde itibarının bozulması bunların insan ve finans kaynağının tamamen tüketilmesi, bir diğer neden dış politik nedenlerle büyük güçlerin bu terör örgütüne verdiği destek söz konusuydu. Dolayısıyla bu desteklere baktığımız zaman aslında büyük güçlerinde işte üst aklın aslında iki şekilde çok büyük rahatsızlık duyduğunu görüyoruz. Bunlardan bir tanesi bizim PKK ile yaptığımız mücadeleden rahatsızlık vardı. Çünkü PKK’nın tamamen bitirilmesini üst akıl istemiyordu. Çünkü PKK’nın Orta Doğu’da şekillendirilmesinde ihtiyaç vardı. YPG-PYD gibi farklı isimlerle,isimlendirilen kara kuvveti olarak Orta Doğu’da ihtiyaç duyulan güçlerdi. Öte yandan baktığımızda Türkiye’nin üniter yapısını terketmesini istiyordu. Türkiye federatik olarak bölünmeli işte literatürde‘FETÖ mensubu’ diye bilen Henry Barkey’in ifadelerinden Türkiye’nin İran, Irak ve Suriye’den oluşacak bir birliğe bölgenin kendini alıştırması gibi cümle kullandığını zaten biliyoruz” dedi.
“TÜRKİYE’NİN BÖLGEDE BYPASS EDİLMESİ GEREKİYORDU”
“15 Temmuz’u gerçekleştiren güçlerin Türkiye’nin işte güney sınırında;‘İsrail-Amerika Kürt Koridoru’ diye ifade edilen koridorun açılması, yani özellikle Kuzey Irak petrollerinin Türkiye üzerinden aktarılmasından verdiği rahatsızlıktan dolayı Türkiye’nin bölgede bypass edilmesi gerekiyordu.” Diyen Prof. Dr. İnaç; “Özellikle Türkiye’nin NATO politikalarına kendisini teslim etmemesi bağımsız ve kendi çıkarlarına dönük bir dış politika uygulamasına rahatsızlık yaratan unsurlardan bazılarıydı. Özellikle Türkiye-Suriye ve Irak’ın bütünlüğünün korunmasını savunuyor. Bir güvenli bölge oluşmasını istiyor. Mültecilere yardım etmek istiyor. Mültecilerin kendi ülkelerinde kendi vatanı içerisinde mutlu ve huzurlu yaşamasını istiyor. Rahat edilebileceği bir ülkenin inşa edilmesini istiyor. Bunların hepsine baktığımız zaman ‘üst akıl’ diye tabir ettiğimiz yapının Orta Doğu dizaynıyla çelişiyor. Çünkü bu aktörlerin istediği en önemli şey Ortadoğu’nun tamamıyla istikrarsızlaştırılması ve daima Türkiye’ye güvensizlik üreten terör ya da tam bir bataklığın inşa edilmesi düşünülüyor.”
“AZILI BİR TERÖRİST AMERİKA’DA MİSAFİR EDİLMEYE DEVAM EDİYOR”
Suriyeli vatandaşlara Türkiye’nin sahip çıkması bazı kesimlerde rahatsızlık verdiğini belirten Prof. Dr. İnaç, “Özellikle bizim Suriyeli vatandaşlara vatandaşlık vermek istememiz ve onlara sahip çıkmamız gene bu büyük güçleri sıkıntıya sevk ediyor. Dolayısıyla burada oluşan manevraya karşı FETÖ’ye ihtiyaç var. Hepimizin bildiği gibi 1998 senesinde Öcalan bize teslim ediliyor ama daha azılı bir terörist Amerika’da misafir edilmeye devam ediyor. 170 ülkede okulu olan Amerikan ajanlarının her yerde cirit attığı, küresel robotların yetiştirildiği okullar açılmaya başlıyor. Ama bu öylece bir ustalıkta yapılıyor ki insanların zihnine 28 Şubat sürecinden itibaren algı operasyonu yapılıyor. Yani yetiştirdikleri ajanları devlet mekanizmalarına sokuyoruz. Yani bu bir sızdırma faaliyeti ama 28 Şubat yaşandığı için artık bu insanların zihninde örgütün hem de faaliyetinin meşrulandırılması gerçekleşiyor.Ama diğer taraftan bakıyorum ki dinler arası diyalog denen Vatikan ziyaretleri başlıyor. İslam’ın içi tamamen boşaltılmaya çalışılıyor. Ilımlı İslam projesi aktif hale getirilmeye çalışılıyor. Öte yandan da üst akıl için istihbari ve örgütün elemanları yetiştiriliyor” diye konuştu.
“İKİ YERDEN BU İŞİN YÖNETİLDİĞİNİ GÖRÜYORUZ”
15 Temmuz’da yaşananlar hakkında çarpıcı açıklamalara yer veren Prof. Dr. İnaç, “15 Temmuz’da yaşananlara baktığımız zaman da bu işin tamamen dış destek yardımıyla içerde hainlerin saldırdığını yapıldığını görüyoruz. Özellikle o gün işte İncirlik’te farklı ülkelerin generallerinin özellikle olduğunu, Heybeli Ada’da gene ciddi bir toplantının yapıldığını ve iki yerden bu işin yönetildiğini görüyoruz. Amerika Dış İşleri Başkanı’nın da her iki tarafa ihtilal çağrısı yapması da çok ilginç. Çünkü bu diplomatik anlamda söylenen bir söz şunu ifade ediyor. ‘Yani biz işte darbecileri de destekliyoruz.İşte hükümet kazanırsa onları da destekliyoruz.’ Gene Sentkom Başkanı’nın;‘ordudaki muhataplarımız içeri atılıyor. Görevden alındı.bizim muhatabımız kalmadı’ cümlesi söyleniyor.Öte yandan Almanya Dış İşleri Bakanı ‘FETÖ’cüleri vermemizi akıllarınızdan bile geçirmeyin’ diyor. İşte BBC’nin bir yayınında ‘hata ettiniz önce Erdoğan’ı katletmeniz lazımdı’ haberi, işte MİT tırları olayı ondan sonra IŞİD’i Türkiye’nin desteklediği söylemi Amerikan Düşünce Şirketi işte Erdoğan artık bundan sonra çok güçlendi bunun önünün alınması lazım demesi ve o gün özellikle Marmaris’te olan Cumhurbaşkanımız’ın rotasının tamamen paylaşılması gibi olaylar söz konusudur. Daha sonra Amerika ve Avrupa’dan beklenen ziyaretlerin gelmemesi ve özellikle burada yaşanan trajedinin 250 şehidimizin dikkate alınması gerekirken OHAL yasasına eleştirmesi ki Fransa’da mesela 1 sene uzatıldı. İşte Belçika’da Almanya’da bize göre çok küçük olaylar olmasına rağmen OHAL uygulaması devam ediyor. Ve idam cezası talebine karşılık çok tehdit edici mesajların AB’den gelmesi,aynı zamanda NATO ve BM’den tamamen Türkiye’yi eleştiren ve aynı zaman tatmin edici olmayan mesajlarını gelmesi gibi unsurlar söz konusu. O günde bahsettiğim gibi güneyden terörist aktörlerin Türkiye’ye girebilecekleri şekilde bir dizaynın yapıldığını görüyoruz.Aynı şekilde nasıl ki Mısır’da darbeye darbe diyemeyen bir uluslararası camiayla söz konusuysa Türkiye’de ki darbe girişimine de darbe girişimi diyemeyen maalesef müttefiklerimiz ve dostlarımız var” dedi.—16.16
“BURADAKİ EN BÜYÜK HAYIR BİZİM MİLLET OLMA BİLİNCİNE ULAŞMAMIZ”
15 Temmuz’da yaşananlar içerisinden ‘hayır’ diye nitelendirilebilecek gelişmenin yaşandığını belirten Prof. Dr. İnaç, “Dolayısıyla da fazla uzatmadan burada yapılması gerekenler, buradan yola çıkacağım. Bir kere buradaki en büyük hayır bizim millet olma bilincine ulaşmamız. Yani millet olmak dediğimiz şey her konuda aynı şeyleri düşünmek değil. En azından belli konsersüs noktalarında bir araya gelebilmemiz. Buda nedir? Bu, vatanımızın varlığı birliği bütünlüğü selameti istikbalidir. Bu ruhu bizim ülkemiz yakalamıştır. Ve bundan sonra yapılabilecek operasyonlara izin vermeyecek şekilde milletimiz kendi varlığını, kendi müdahale gücünü ve tarihten aldığı inancından direnme mukavemet birliği tüm insanlığa bir ders sunabilmiştir. Öte yandan Yenikapı’da yakalanın ruhun devam etmesi gerekiyor. Yani ülkenin varlığı birliği konusunda siyasal ve ideolojik yönelimlerinde bir kenara bırakıp birlik olabilmenin yolu özellikle bilinmelidir. Tabi burada özellikle bizim toplumumuzun da ikiye ayrıldığını görmemiz lazım. Bir tarafta işte bu FETÖ’cü kuruma ait olan teröristler, bir tarafta da onlarla mücadele edenler var. Dolayısıyla bu dünyanın görmüş olduğu en ilkel örgüte karşı bu mücadelenin en üst seviyede devam etmesi gerekiyor. Tüm kurumlarda da devam etmesi gerekiyor. Etnik ve kurumsal temizliğin en iyi şekilde devam etmesi gerekiyor. Ama burada muhakkak ki adalete ve hakkaniyete mutlaka dikkat edilmesi gerekiyor” diye konuştu. —18.04
“BİZİM KENDİ ÖZGÜVENİMİZİ KAYBETMEMEMİZ LAZIM”
“Altın nesil derken, katil nesil yetiştiren sapık bir inancın patalojik bir ruh halinin var olduğunu görüyoruz” diyen Prof. Dr. İnaç, şunları aktardı: “Gerçek inancın insanlara, insanlarımıza doğru bir şekilde öğretilmesi gerekiyor. Son olarak üzerinde durmak istediğim şey de bizim kendi özgüvenimizi kaybetmememiz lazım. Çünkü tüm bu yaşananlara rağmen Türkiye ekonomisi hala dimdik ayakta duruyor. İşte 3. Köprümüzü yapabiliyoruz. Havalimanımızı açabiliyoruz. Kanal İstanbul projesine başlayabiliyoruz. Küresel sermaye küresel değerlendirme kuruluşlarına inat tüm bu yatırımları Türkiye yapabiliyor. Tüp geçit yapılıyor. Milletimiz hala en ufak bir sıkıntı hissettiğinde meydanlara düşebilmeyi, tekrar kendi istikbalini istiklalini verebilecek düzeyde kendisinde bulabiliyor. Başbakanımızında dediği gibi; dostlarımızı arttırma düşmanlarımızı azaltma çabası içerisinde olmamız gerektiğini düşünüyor.”
Yazı Dizisi; Gürkan GÖK-İbrahim ALAYONT
YARIN; “15 TEMMUZ DEMOKRASİ ZAFERİ VE SONRASI DİYEBİLSEYDİK”