DRT Denizli ekranlarında yayınlanan ‘Güne Bakış’ programına konuk olan CHP İl Eski Başkanı Zafer Gönenç ve Pamukkale Belediyesi Ak Parti Grup Başkanvekili Haluk Değirmenci, programda; 'Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunu' düzenleyen 9. madde ile ilgili değerlendirmelerde bulundu. CHP İl Eski Başkanı Zafer Gönenç ve Pamukkale Belediyesi Ak Parti Grup Başkanvekili Haluk Değirmenci, DRT Denizli ekranlarında yayınlanan ve […]
DRT Denizli ekranlarında yayınlanan ‘Güne Bakış’ programına konuk olan CHP İl Eski Başkanı Zafer Gönenç ve Pamukkale Belediyesi Ak Parti Grup Başkanvekili Haluk Değirmenci, programda; 'Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunu' düzenleyen 9. madde ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.
CHP İl Eski Başkanı Zafer Gönenç ve Pamukkale Belediyesi Ak Parti Grup Başkanvekili Haluk Değirmenci, DRT Denizli ekranlarında yayınlanan ve Ümit Yakuphan tarafından hazırlanıp sunulan ‘Güne Bakış’ programına konuk oldu. Başkan Gönenç ve Başkanvekili Değirmenci, programda; Cumhurbaşkanı hakkında, bir suç işlediği iddiasıyla TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğunun vereceği önergeyle soruşturma açılmasını öngören, 'Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunu' düzenleyen 9. madde ile ilgili değerlendirmelerde bulundular.
“CUMHURBAŞKANI BİR İCRA ORGANINDAN ÇOK, DENGE ORGANIYDI”
Anayasa tasarısında yer alan 'Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunu' düzenleyen 9. madde ile alakalı görüşlerini bildiren Başkan Gönenç; “Önceki anayasamızda ve daha önceki anayasalarımızda Cumhurbaşkanı olarak seçilen kişinin ‘peşinen suç işlemeyeceği’ varsayımı vardı. Mustafa Kemal Atatürk’ten bu yana geçen bütün Cumhurbaşkanlarımız bugünkü seçilmiş Recep Tayyip Erdoğan’a kadarkiler, meclis içinden seçildiler. 2010 yılında da anayasa değişikliği yapılmadığı için Cumhurbaşkanı’nın daha sembolik, daha tarafsız bir rolü vardı. Yürütme organının başı olmasına rağmen, yürütme organının sorumluluğu Başbakan’da ve hükümetteydi. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı bir icra organından çok, denge organıydı. Aktif olarak Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nün veya Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nin bütçesi dışında doğrudan parayla bir ilişkisi yoktu. Yatırım ve harcama gibi kararları yoktu. Aktif bir icra organı olmadığı için daha çok temsil makamı, denge makamı ve tarafsız bir Cumhurbaşkanı kimliği olduğu için dolayısıyla cumhurbaşkanının göreviyle ilgili olarak suç işleyeceğine dair bir tanım yoktu. Ancak ‘vatana ihanet’ vardı. Yeni değişiklikle Cumhurbaşkanı’nın yetkileri çok değişiyor ve çok artıyor. Yürütme organı hükümetten, Bakanlar Kurulu’ndan alınıyor, doğrudan Cumhurbaşkanı’na veriliyor. Artık doğal olarak yürütmenin tek yetkilisi olan bundan sonraki dönemdeki Başkan’da elbette ki bunun hukuki ve cezai sorumlulukları olacaktır. Siz yatırım kararları veriyorsanız, ülkenin siyasi durumu, yönetim şekliyle alakalı çok önemli kararlar veriyorsanız, bunun için de bir sorumluluk olması kaçınılmazdır” dedi.
“İMKANSIZA YAKIN BİR DÜZENLEME”
Başkan Gönenç 'Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunu' düzenleyen 9. maddenin imkansıza yakın bir düzenleme olduğunu belirterek; “Üye tam sayısının salt çoğunluğu soruşturma açılması için teklif verebilecek. Bu 301 milletvekili demektir. 5’te 3 çoğunluğu, yani 361 milletvekili Soruşturma Komisyonu kurulmasına karar verebilecek. Soruşturma Komisyonu çalışacak. Rapor hazırlayacak. Ondan sonra Cumhurbaşkanı hakkında yargılanması yolunu açabilecek çoğunluk için 400 milletvekilinin üstü, yani 401 milletvekili gerekiyor. 600 milletvekilli bir Parlamento’da, bundan sonraki süreçte, 401 milletvekilinin bu yolda oy kullanması gerekecek. Bu imkansıza yakın bir düzenlemedir” ifadelerine yer verdi.
“GÖREVLE ALAKASI OLMAYAN SUÇLAR İÇİN BİLE 401 MİLLETVEKİLİ OYU GEREKECEK”
Başkan Gönenç sözlerine şöyle devam etti: “Kişisel suçlarla görev suçları arasında ayrım yapılmamış bu maddede. Örneğin; 10-20 yıl sora bu anayasayla seçilecek bir Cumhurbaşkanı araba kullanırken kaza yapıp birinin ölümüne neden olabilir. Onun hakkında bir ceza soruşturması açılabilmesi için yine 401 milletvekilinin oyu gerekecek. Görevle alakası olmayan suçlar için bile bu gerekli.”
“KENDİNİZİ ALDATMIŞ OLURSUNUZ”
Düzenlemeyi bir örnekle açıklayan Başkan Gönenç, şunları aktardı: “ Cumhurbaşkanının görevi sona erecek. Üzerinden 5-10 yıl geçecek. Ama eğer Cumhurbaşkanı hakkında bir suçlama, bir soruşturma söz konusu olmuşsa görevinden sonra da bu süreç, bu sayısal çoğunluk işleyecek. “Bizce şeklen, sadece ‘vatana ihanet’ten yargılanabiliyordu, diğer suçlardan yargılanamıyordu. Ama şimdi zor da olsa, 401 milletvekilinin oyu da gerekse yargılanabiliyor. Bu bir ilerlemedir” derseniz, bence kendinizi aldatmış olursunuz.”
“CUMHURBAŞKANI DOKUNULMAZ, YAPTIĞI İŞLERDEN DOLAYI DA SORUMSUZDU”
“1980 İhtilali’ne kadar seçilmiş bütün Cumhurbaşkanlarının asker kökenli” olduğunu hatırlatan Başkanvekili Değirmenci; “O bahsedilen dönemlerin anayasa ruhunda; aslında sembolik anlam yüklendiği söylenen şeyin tam tersine yapılma k istenen ya da bizim gözlemlediğimiz, o dönemin Cumhurbaşkanlığı; sivil siyasete bırakılan alanın kontrol edilme mekanizmasıydı. Ne kadar sembolik denildiyse de yine o dönemin şartlarına göre son derece geniş yetkileri vardı. Hiçbir şekilde dokunulma imkan ve ihtimali yoktu. Cumhurbaşkanı dokunulmaz, yaptığı işlerden dolayı da sorumsuzdu” diye konuştu.
“CUMHURBAŞKANI’NIN TOPLUM ÖNÜNDE SUÇ İŞLEMESİ O MAKAMA YAKIŞMAZ”
'Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğunu' düzenleyen 9. maddeyi değerlendiren Başkanvekili Değirmenci sözlerine şöyle devam etti: “Bugünkü şartlar altında, Bakanlar Kurulu ve Başbakan’a ait icra yetkisi Cumhurbaşkanı’na devrediliyor. Bu yetkinin devralınması sonrası, birtakım sorumlulukların da yüklenmesi bunun tutarlı ve doğal bir sonucudur. Birtakım kriterler koyuyor. 301 soruşturma için teklif rakamı var. Bir baraj o. Ondan sonra bir komisyon oluşturuluyor. O komisyondan sonra soruşturmanın açılması için yine nitelikli çoğunluk 401’e kadar gidiyor iş. Cumhurbaşkanı partili ya da partisiz fark etmez, böyle bir müesseseye gelen kişinin şeklen değilse bile toplumun önünde durup dururken bir suç işlemesini beklemek, o makama da yakışmaz. Bu çok fazla savunulabilir, düşünülebilir bir şey değildir.”
“UYGULANAN KRİTER VARSA NİTELİKLİ ÇOĞUNLUK OLMASINDA DA MAHSUR YOK”
Bugünkü şartlarda da nitelikli çoğunluğun bulunduğunun altını çizen Başkanvekili Değirmenci; “Görev dışında olan hadiselerle birlikte de olsa eğer cumhurbaşkanlığı sona eriyorsa, var olan bir soruşturmanın ondan sonra devam etmesini engelleyecek ya da onla alakalı yapılacak araştırmaların sonuçlandırılması mümkün. Nitelikli çoğunluk mevcut şartlara baktığınız zaman, İktidarın bir şekilde oluşması eğer koalisyon değilse, zaten Yüce Divan’a sevk de yasama ve yürütmenin bu şekilde iç içe girmesi yüzünden de mümkün olmuyor. Bunu savunmak ne kadar doğru? Ortaya bir aritmetik koymak zorundasınız? Muhalefet etmenin yöntemi, o işi icra edenleri olur olmaz her noktada, daha az nitelikli çoğunlukla, her istendiğinde Yüce Divan’a sevk edebildiğinde, bu sefer yürütme önünde engel koyar ve icraat yapamaz hale getirirsiniz. Çünkü inanılmaz büyük ölçekli yatırımlar söz konusu. Ülkemiz artık çok büyüdü. Ekonomik ölçekler de büyüdü. Uygulanan bir kriter varsa nitelikli çoğunluk olmasında bence hiçbir mahsur yoktur. Zaten mevcut şartlarda da kendine has nitelikli çoğunluklar var” dedi.
Denizli Gazetesi uygulamamızı ücretsiz indirip; gelişmelerden anlık olarak haberdar olabilirsiniz.
Denizli 3. Ağır Ceza Mahkemesince Denizli Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki salonda görülen duruşmaya, tutuksuz yargılanan 14 sanık ile avukatları katıldı. Anadolu Ajansı’nın haberine göre; dava kapsamında aranırken Antalya'da geçen ay.