Davos 2022’ye Dair…

İş ve ekonomi dünyasının en önemli etkinliklerinden birisi olan Davos Zirvesi-Dünya Ekonomi Forumu, iki yıl aradan sonra tekrardan İsviçre’de düzenleniyor. Dünyanın önde gelen 2.500 iş insanı ve kamu temsilcisinin katılacağı toplantıların ana gündemleri 3 başlıkta toplanıyor:

  • Rusya’nın Ukrayna’yı işgali,
  • Etkisi her geçen daha fazla hissedilen küresel iklim krizi,
  • Pandeminin ticarete olan etkileri.

Etkinlik öncesi açıklamalarda, yukarıda belirttiğim her bir başlık için çözüm olarak küresel işbirliğinin önemine yapılan vurgu dikkat çekti. İş ve kamu dünyasında herkes tarafından bilinen ve farkında olunan sorunların çözümleri konusunda, ortak bir arayış ihtiyacı olduğunu WEF Başkanı Borge Brende şu sözleriyle dile getirdi: “Küresel sorunların küresel çözümlere ihtiyacı vardır. Fakat, biz şu anda küresel çözümlerin ne olduğunu bilmiyoruz. Davos’ta katılımcıları bu konuda zorlamamız gerekiyor.” 50 yılı aşkın tarihinde ilk defa bu derece belirsizliğin olduğu bir ortamda Davos Zirvesi’nin yapıldığını söylemek yanlış olmaz. Ancak, zirvedeki konuşmalar ve paneller sonrasında çözüm konusunda beklentilerin yeterince karşılanmadığı algısı oluştu.

Bireysel olarak Davos Zirvesi’nin takip edilmesinin iş hayatı için kaçınılmaz olduğu görüşündeyim. Ancak, uygulamaya uzak önerilerden ve küresel işbirliği ihtiyacına yapılan vurguya rağmen her devletin sadece kendi perspektifinden yaptığı açıklamalardan dolayı zirvenin toplum üzerindeki etkisinin azaldığına inanıyorum. Tüm bunlara rağmen, bu yılı zirvede ön plana çıkan temaların önemli olduğunu düşünüyorum:

  1. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali:
    1. Rusya’dan hiçbir katılımcının davet edilmemesi ve Rus temsilcilerin Davos’taki evi olan “Rus Evi”nin Ukraynalılar tarafından “Savaş Suçları Evi” olarak kullanılmasının sembolik bir anlamı oldu.
    1. Ukrayna, tarihindeki en yüksek katılımcı sayısıyla zirvede yer aldı.
    1. Ukrayna Devlet Başkanı Zelensky Davos Zirvesi’ne konuşmacı olarak katıldı ve Rusya’ya ticari yaptırımların en yüksek seviyede uygulanmasıyla ilgili olarak beklentisini dile getirdi.
    1. Dünya Ekonomi Forumu Başkanı Brende’nin savaşı bitirecek tarafın Rusya olduğunu belirtmesi ve Rusya’yla ticaretin eskiye dönüşü için Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunmasını vurgulaması bir diğer önemli gelişmeydi.
    1. Rus pazarına alternatif olarak görülen ülkelerin, yatırımcılar tarafından yoğun ilgi gördüğü basın dünyasında çıkan haberlerde yer aldı.

  • Küresel iklim krizi:
    • Davos Zirvesi’nin en son yüz yüze gerçekleştiği 2020 yılında, genç iklim aktivisti Greta Thunberg ile dönemin ABD Başkanı Donald Trump arasındaki diyaloglar gündeme yansımıştı. Ancak, geçtiğimiz Dünya Ekonomi Forumu etkinliklerinde küresel iklim krizi hiçbir zaman ana gündem maddeleri arasında kendine yer bulamamıştı.
    • WEF için de küresel iklim krizi artık odadaki fil olmaktan çıktı. Bu konuda devlet yetkililerinin önemli bir kısmı ne yapacağını hala söylemekten kaçınsa da, Almanya Başbakanı Olaf Scholz’un enerjiye artık maliyet olarak değil rekabet avantajı olarak baktıkları mesajı önemliydi. Ek olarak Scholz, COP26 İklim Zirvesi’nde alınan kararların Avrupa genelinde ivedilikle uygulanacağını belirtti.
    • Yatırımcıların sermaye akışının yeşil ekonomiye doğru hızlandığını ifade etmeleri, Olaf Scholz’un alternatif enerji kaynaklarına yönelik söylediği rekabet avantajı söylemini destekler nitelikteydi.
    • Yaklaşan gıda kriziyle ilgili olaraksa ülkelerin bireysel önlemlerini aktarması, gıda krizi konusunda herkesin kendi bacağından asılacağı şeklinde yorumlanabilir.
  • Pandemi sonrası ticaret ve ekonomi:
    • Pandeminin etkilerinin Avrupa’da geçmiş olması olumlu karşılanırken, dünya genelinde pandemiyle birlikte tetiklenen enflasyon krizine yönelik kaygılar devam ediyor.
    • Enflasyonla mücadele kapsamında devletlerin ortak hareket etmesi çağrısı ilk defa Davos Zirvesi’nde yapılmış oldu.
    • Öte yandan, dünyanın artık tek kutuplu olmadığı ve Rusya-Çin eksenli hareket edecek şirketlere karşı neler yapılabileceği çok yüksek sesli olmasa da zirvede tartışılmaya başlandı. Kimi katılımcılar tarafından bu durum “Soğuk Savaş 2.0” olarak değerlendirildi.
    • Yatırım kararlarını değerlendirirken politik riskler her zaman dikkat edilmesi gereken bir faktördü. Ancak Davos Zirvesi’ndeki konuşmalarda gördük ki, son dönemde CDS verileri yorumlanırken de sıkça dile getirilen artan politik risklerin fiyatlanması konusu sandığımızdan çok daha geniş bir çerçevede ele alınıyor.

Küreselleşmenin etkilerinin günümüzde hala devam ettiğini düşünürsek, dünya genelinde konuşulan konulardan bağımsız olarak hareket etmek akıllıca olmayacaktır. Davos Zirvesi özellikle iş ve ekonomi hayatının gidişatıyla ilgili öncelikler ve tartışmalar açısından bize ışık tutuyor. Her ne kadar Davos Zirvesi istenilen sonuçları veremese de, şirketlerin stratejilerini yukarıda ifade ettiğim başlıkları dikkate alarak gözden geçirmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim.