CUMHURİYET, KİMSESİZLERİN KİMSESİDİR

Bugün Cumhuriyet Bayramı. Çocukluğumdan beri bu bayramı coşkuyla kutlamak için hazırlanırız. Hepimizi, tek tek bireyleri haklarıyla donatan, eşit yurttaşlık temelinde birleştiren ileri bir yönetim biçimidir.

İlkokul yıllarında bayramın güzel geçmesi için elimizden geleni yapardık. Evlerimizin bahçelerinde yetişen en güzel çiçekleri çelenk süslemek için okula götürürdük. Okul hizmetçileriyle beraber süslerdik çelengi. Çelenkler hep doğal çiçeklerle süslenirdi. Şimdi bakıyorum da üstünde yazı olan bir çelenk koyuyorlar. O zaman daha içten ve coşkulu oluyordu; işimizi yaparken heyecanlanıyorduk. Sanki biraz heyecanımızı mı kaybettik ne?

Cumhuriyet Türk halkının en büyük bayramıdır. Bu bayram bir Kurtuluş Savaşı sonucunda elde edilen kazanımdır. Ülkemize giren silahlı işgalcileri kovduktan sonra Cumhuriyet yönetimi ilân edilmiştir. İşgalcileri kovmak halkın tümünün katılımı ile gerçekleşmiştir. Halk zaferi elde etmek için her zorluğu göğüslemiştir.

Ulusal Kurtuluş Savaşı'na öncülük eden Mustafa Kemal ve arkadaşları deneyimli insanlardı. Hemen hemen hepsi sorumlu görevlerde bulunmuş, değerlerini halkın gözünde kanıtlamış insanlardı. Yaptıklarıyla ve hizmetleriyle halkın güvenini kazandılar. Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşından önce bir Çanakkale Savaşı deneyimi vardır. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının usta yönetimiyle Çanakkale geçilemedi. Büyük kayıplar pahasına bu savaş kazanıldı, emperyalistler geri çekilmek zorunda bırakıldı. Çanakkale Zaferi'nde Mustafa Kemal’in ustaca yönetiminin payı büyüktür. O, büyük bir strateji ve taktik ustasıdır.

Bu zafer Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı ateşlemiştir. Halk her yerde kendiliğinden direnişler örgütlemiştir. Daha sonra bu dağınık direnişler birleştirilerek kurtuluşun yolu açılmıştır. Ege, Güney Akdeniz ve Çukurova’da isyan ateşleri yanmış, işgalciler püskürtülmeye başlanmıştır. Kurtuluş Savaşı’nı halkımız kan ve barut kokuları arasından kazanarak geldi. 9 Eylül 1922’de işgalciler yurdumuzdan atılmıştır. Ama geride yakılmış, yıkılmış, oturulmaz hâle gelmiş, yaralı bir yurt kalmıştır.

Kurtuluş Savaşı TBMM’nin gözetim ve denetimi altında gerçekleşir, tamamen demokratik bir halk hareketidir. Mecliste şiddetli tartışmalar olur; bu tartışmalar sonucunda Cumhuriyete giden yol açılır. Mustafa Kemal arkadaşları arasında tartışır konuşur ve en iyi yönetim biçimini bulmaya özen gösterir. Bir arkadaşına şöyle der: “ Yarın Cumhuriyeti ilân ediyoruz. “ Aslında uzun zamandır Cumhuriyet düşüncesi kafasında vardır ama hemen açıklamaz; güçler dengesi daha yeterli değildir. Ne zaman bu denge yeterli hâle geldi işte o zaman, tam zamanında ilân edilir.

Cumhuriyet ilân edileli 100 yıl oldu. Türk halkı Cumhuriyet'le büyük kazanımlar elde etti. Her şeyden önce eşit yurttaşlık yolunda adım attı. Cumhuriyet’ten önce insanlar padişahın kuluydu, yurttaş bile değildi. Kadınlar Cumhuriyet yönetimiyle seçme ve seçilme hakkı elde etti. Kadınlar da her yerde yönetici konumuna geldi. Yurttaşlara hızla okuma yazma öğretildi. Osmanlı'da okuma yazma oranı yüzde beşi geçmiyordu. Yine medenî kanun yürürlüğe girdi, medenî kanunla insanlar daha bir eşit konuma yükseldi. Artık evlilikler yasalar önünde eşitlik temelinde yapılıyordu. Bunlar yurttaşların sosyal kazanımlarıdır.

Cumhuriyet yönetimiyle kurtuluştan kuruculuğa geçildi. Bu insanların yeme, içme ve barınma... gibi ihtiyaçları giderilmeliydi. Sanayileşmeye önem verildi, hemen hemen yurdun her yerinde endüstri kuruluşlarının temeli atıldı. Yöreye uygun kuruluşlar insanlara iş ve aş kapısı oldu. Bağımsız ve dengeli kalkınmaya önem verildi, örnek çiftlikler kuruldu. Buralarda modern tarım ve hayvancılığın nasıl yapılacağı örnek olarak gösterildi. Yakınımızda Acıpayam Devlet Üretme Çiftliği vardı, çocukluğumda bu çiftlikte çalıştığımı biliyorum. Köylüler buralarda modern çiftçiliğin nasıl yapıldığını gözleriyle görüyordu. Her yerde hızla okullar açıldı. Okul yapma işine halk imeceyle katıldı. Okulun kimisi harcını taşıdı, kimisi kumunu, kimisi taşını kimisi de işçiliğini yaptı. Herkes karınca kararınca bu kalkınmaya omuz verdi. Okuma yazma oranı hızla yükseldi. Kendi doktorumuzu, öğretmenimizi, teknik elemanımızı yetiştirdik.

Sümerbanklar ve demir çelik fabrikalarıyla ağır sanayinin temellerinin atılması sağlandı. Buraları aynı zamanda insanlara iş ve aş kapısı oldu. Çocukluğumun Sümerbankları çok önemlidir. Köylü kadınların çoğu Nazilli basmasından giyinirdi. Sümerbank ayakkabıları da çok dayanıklıydı, uzun süre giyerdik.

Şeker Fabrikaları da Cumhuriyet'in bize kazandırdığı kuruluşlardır. Köylüye büyük katkısı olmuştur. Şimdi bu kuruluşlar kamu kuruluşu olmaktan çıkarılıp özelleştirildi.

Cumhuriyet'in kazandırdıkları saymakla bitmez. Cumhuriyet'le beraber sanatta, edebiyatta, sporda, müzikte, balede, operada... Her alanda seçkin insanlar yetişti. Üniversitelerimiz dünya üniversiteleriyle boy ölçüşüyordu. Dünyada adıyla sanıyla anılan birçok bilim insanı yetişti. Bu bilim insanları ve sanatçılar halkımızı onurla temsil etti.

Cumhuriyet'le beraber çağdaş yaşamı içselleştirdik. Çalışırsak, üretirsek diğer gelişmiş ulus insanlarından farkımız olmadığı ortaya çıktı. Mustafa Kemal bu alanda da öncülük etti, kültürlü insanlar olmanın yolunu açtı. Cumhuriyet'in temeli kültürdür diyerek kültürlü insanlara hep destek çıktı. Mustafa Kemal'in yemekli toplantılarında hep kültür ve sanat konuşulur. Cumhuriyet'le bağımsız düşünmenin yolu açılmıştır.

Cumhuriyet'le akılcı, bilimsel ve lâik düşüncenin de geliştiğini görüyoruz. Bilimin yol göstericiliğinde gençler yetişti. Atatürk çok okuyan, çağdaş bir devlet adamıydı. Yaşamı boyunca yaklaşık 10 bin kitap okuduğu söyleniyor. Cumhuriyet bize düşünen, araştıran ve sorgulayan insanların da yolunu açtı.

100 yıl Cumhuriyet yönetimi ile yaşayan insanlar daha geriye gitmez. Daha geriye razı olmak Türk halkı için yıkımdır, uçurumdur. Atatürk Türk halkına daima bulunduğu noktadan daha ileriyi işaret etti. Atatürk’ün düşünceleri Cumhuriyet'le beraber akılcı, bilimsel düşünen insanları aydınlatmaya devam ediyor.